KUMSALDA
Denizde dalgalar coşar ya
Kayıklar yelken açar ya
Kuşlar çırpınıp uçar ya
Bir de yanımda sevdiğim varsa
Dokunmayın keyfime kumsalda
..
entelliği nerede öğrendin akdeniz
kimden aldın bu çalımı
kime sattın
suzidilara
..
Bir yaz günü
Saunadan çıktığımda
Yayla sandım Akdeniz in ağustos sıcağını
Yanan insanları görmedim
..
Özlemim Akdeniz kadar derin ve sıcak
Hangi kitap senden bıktığımı yazacak.
Öyle bir sevgi düğümü attın ki bana
Sensizliğin bil ki benliğimi yakacak.....
..
Yenisu çeşmesi çağlayıp akmaz
Şaşkının yüzüne kimseler bakmaz
Açarız telefonu da kimseler bakmaz
Yenisu'yun bademleri açtımı
Kocatapır'dan keklikler geçti mi
Kar yağdı, yağmur yağdı da
..
Söylesem
Akdeniz rüzgarlarına
Sen kokan umutlarımı
Getirirler mi bana? ...
Söylesem
Mavi tutsağı martılara
..
Deniz görmemiş birisinin
Gemi yapmak istemesi gibi
Tuhaf bir duygu inan
Seni görmeden sevmek
Gündüzün geceyi kovalaması kadar
Tuhaf bir çelişki inan
..
selam ibrahim,yine ben ve yine ıssız bir gece,,,anadolulu hallerimde söylediğim kalemi kağıdı ele alma vakitleride bitti klavyeler yuzune...yanlızlık tavan yaptı.aklımda yıne o,yarimmi aklımdaki? hayır.çocuklarım? ı ı.pekı ya annem,kardeşlerim? onlarda değil.aklımdasın yine.özlemin tavan yaptı.ağlamaklı gözler.iç dokmek ıcımden bılınmeyene.gizemliye.hersey sana anlattıgım gibi oysa.tüm beklentilerim bir bir şekillenmekte.iç dökmek istiyorum bilinmezlere,gizemliye.gun batımı sırtımı donmek,ve sırtımda bır sıcaklıgın varoldugunu bılmek,yoksa ölürüm.dayanamam.ağlamak istiyorum sessizce.kalabalıkların içerisindeki kimsesizliğime.yoksun ya,yine sensiz ve yaralı bir gece...ferdi tayfurun dediği gibi,,,bi gelsen,sarılsan,seviyorum desen! ölürdüm sevinçten kollarında ben...ayçiçekleri oldum zaman zaman,ıstanbulda ıssız sokaklarda kola tenekesi tekmeleyen aylak bazen,,,vapurda el sallayan ınsanların mutluluklarını ızledım yer yer,,,yasadım hayıtı doyuncaya yani...ama hiç toprak burnuma boyle kokmamıstı,hiç topraga akıtmamıstım gozyaslarımı...kımseler benı anlayamaz bılıyorum.anlamalarınıda beklemıyorum zaten...ıssız bır gece,deniz koyu karanlık,,bir ben var içimde,birde ben senın ıcınde...oy yagmurları uzerıne yagdırdıgım,oy sevdalarda adını andıgım,oy benım cennetım,cenetliğim,oy sevdiğim yoksun bu gece...şarkılarda bazen (hatıralar sarmıs dört bir yanımı,baktıgım heryerde izin duruyor.ben seni düşünmek istemesemde,bana hersey senı hatırlatıyor) ...30 yasına geldım,3 yasında gıbıyım,hani benim toros dağım? hani nerde? ? ? karadeniz rüzgarım,akdeniz sessizliğim nerde? ? ? seni çok özledim,nasıl anlatılır bilmiyorum.damarımda kan gibi...ağlamak istiyorum bilinmeze,bir gizemliye...martı seslerı altında dolmabahçede...ağlamak istiyorum gece,sessizce,,,kısık bir sesle baba,baba,babam diye...:(
..
Bizim İstanbul boğazin da,
Yahut bir Akdeniz sahilin de,
Veya Egenin zeytin kokan havasın da sevme şansımız olmasa da;
Eksi Kırkları gösteren Sivas ayazın da yüreklerimizi eriten Sevgilerimiz vardı...
..
Güle güle sevdiğim, gittiğin yer Akdeniz olsun.
Gülücükler açsın yüzünde, hüzün çiçekleri solsun.
Lâkin yeşersin sümbüller, erguvanlar, leylaklar.
Daha çilem dolmadı benim, sana mutluluklar.
..
Hep kendimle çelişiyorum. Bazen durgun sular gibiyim. Deli çaylar gibi önüme geleni kırıp döküyorum bazen. Günlerce bir tek kelime bile yazmadığım zamanlar oluyor. Kendimce kaleme küsüyorum, söze küsüyorum. Belki de sana küsüyorum da itirafa gücüm yetmediğinden hıncımı kalemden, kağıttan alıyorum.
Kendimle çelişiyorum. Belli olmuyor, ne zaman ne yapacağım. Belki de şuuraltı bir deliliği hissettirmeden yaşıyorum.
Sen söylemiştin ya; “Bütün sözlerinde, bütün mektuplarında bir çelişki var” diye (belki de söylememiştin de ben hayalimde kurmuştum) Ben de çözemedim içimdeki karmaşayı. Alışık olmadığım sesler bölüyor düşlerimi. Alışık olmadığım şekiller var hayallerimde. Sabahlara kadar düşüncelerimi kemiren şüpheler var. Kısacası sevinç var hayatımda, hüzün var. Ama; sen yoksun...
Bir yıldızın kaydığını gördüm dün gece. Işık ışık suya döküldü. Saçların geldi aklıma. Kınalı Tepede yazdığım şiir geldi. Akdeniz mavisinde kaybolan ufukların yetişemediğim şafaklarında kalan sen geldin.
Keşke hiç tanımasaydım seni..
İyi ki sen varsın...
Şimdi zamanı yargılıyorum. Mesafelerin duygularımı çarmıha gerdiği bir noktada, zaman, mekan ve sen...Ne kadar uzaklardasınız.Ne kadar durağan...
..
coğrafyayı açın türkiye haritasına bir bakın.o coğrafyada akdeniz bölgesinde bir vilayet göreceksiniz. ADI KAHRAMAN MARAŞ,TIR. ve bu vilayetin adını değiştirelim. kahramannın yerine KANLI ünvanın kulllanalım., o zaman ne olur KANLI MARAŞ OLUR. aslında bu ismi dün katliamları anmak için,maraşa girişleri engeleyen güvenlik güçlerinin tutumundan sonra yazma gereğini duydum, yane bu şunu gösteriyor katliamiarı yapmak serbest.anmak yasaktır. oraya gidenlerin elinden karanfilden başka hiç bişe yoktur. birde bir ikipankartatan başka bişe yoktur. Şimdi bu anlayıış devletin ne kadar taraflı ne kadar yanlı davrandıklarının ispatıdır.dün bütün yolları hemen bağlayan.hemen her şeye müdahaleeden devlet 1978 de nerdeydi.derin devletin ve özel harp dairesinin emir ve komutalarının halen devam ettiğini gösteriyor.bu zamanda bile bu anlayışın sürüp gittiğini ve içişleri bakanınıda valininde bu anlayışın bu emir komutanın belkide farkına varmadanda olsa,uygulamarını yapıyorlardır. maraşta yapılan zulum işkenceleri, katliamları protesto etmek her şeyden önce bir insanlık görevidir. o katliamı proteste etmek sadece solun, alevilerin demokratların görevi değil. vijdanı olan her kesin görevidir. az çok insanlıkta nasibini almış olan her kesin insanlık görevidir.Ayrıca o katliamları anmaktan devlet neden rahatsız oluyor anlamdım. yoksa devlet suçluluk piskolojisini bastırmakiçinmi misade etmiyor,devleti bunu üzerine gideceğine bu olyların gerçek içyüzünü ortaya çıkaracağına, ancak anma etkinliklerini engelliyor. anma etkinliklerri engelleyene kadar bu olayların üzerine git ey devlet
..
Egeyle Akdeniz arasında bir yerde ruhum. Seni özleyerek yaptığım tatiller yarım. Gelme ihtimaline yakın yerlerde bayram yeri oluyor yüzüm. Öteki taraftan kaygıyla baş etme yollarımı değiştirdim ya, bu halimi sevmiyorum. Neden diyeceksin; çünkü fark ettim ki üzülüyorum ve seni cezalandırmaya çalışıyorum. Yalınlığımı mı yitiriyorum ne? Sana söylemek istediklerim dilimin ucunda; korkuyorum. Hırçınlaşıyor sevgi dolu sözcükler o zaman, umursamaz bir tavır takınıyorum. Oysa nerdesin, ne yapıyorsun, gelir misin, birlikte bir zaman yaratır mıyız gibi soruların cevabını umursuyorum. Ah be canım bu tutuk haller içindeyken zihnim bedenim bitkin düşüyor. Belki seni de kaygılandıran benim bu başıma buyruk hallerim. Kaygı arttıkça sözcüklerimi hepten yitiriyorum.
Görsen halimi kapattığın telefonun ardından. Heyecandan dili dolanmış, eli ayağına karışmış bir şaşkınım. Aşk alıyor aklımı başımdan. Planlar yapıyorum. Hayaller kuruyorum. Düşünüyorum. İkilemlerin arasında kalıyorum bir taraftan da bütün yükü sırtımda taşımaya çalıştığım için. Her şeyi sana uygun hale getirmeye çalışıyorum. İyi hoş da dedi halimi gören çocukluk arkadaşım; bu durum harika ama suiistimale açık, bırak da o senin için fedakârlık yapsın. Haklı galiba. Zorluyorum kendimi sürekli ve çoğu kez yüklendiklerimi fark etmem sana isyanla oluyor ezildiğim kırgınlıklar altında. İsyan değil daha doğrusu kabul etmeye çalıştığımı söylüyorum her olanı. Zaman değişti ben de değiştim. Şimdi fedakârlık sırası sende.
Söylediklerin mucize gibi. Bunu anlatırken kulaklarım bile duyduklarına şaşırıyor biliyor musun? Bunca zaman sonra hayal gibi seninle bir ege kasabasına yakın olmak. Mucize. Acaba olur mu dediğim soruların cevabını verdiğin laf arası sözlerin sevinçten uçuruyor beni. Bütün planımı sana göre değiştirmeye hazırım. Sonra sakinliyorum ve sevinç sarhoşluğum geçiyor; ben ne yapıyorum diyorum kendime. Aşk köşeme çekilip bir daha düşünüyorum. İstediğim tek şey seninle olmak ama bunun bedeli bu kadar karmaşık olmamalı. Üstelik bunu sana söylerken dilim tutuk, korkak. Sebep ne? Ya kırarsan beni. Biliyorum kırgınlığın ne olduğunu ama istemiyorum.
Yarı uykulu yarı uyanık bir geceden sonra gün yeniden başladı. Sıcak ve nemli bir geceyi geride bıraktım, sersemlemiş şekilde güne uyandım. Düşündüm tekrar ve sana net şekilde ne yapmak istediğimi anlattım. Biliyor musun canım seninle konuşmak tatilimin en keyifli kısımlarını oluşturuyor. Belirsizim diyorsun bana keyfine bak sen. Vazgeçiyorum ve kendi yolumda ilerliyorum. Olması gereken bu. Onaylıyor dostlarım bu halimi ve netliğini yitirme diyorlar bana. Sevgimi korurken yalınlığımı da korumaya söz veriyorum. Korkusuz olmayı biliyorum.
..
............... Serüvensiz seferlerden yorgun düşüp, dalgaların dansında alaboralar yaşayan, huzur, sevgi, sıcak, korunaklı limanına demirlemek isteyen serseri, dipsiz bir tekneyim.. Bandırası olmayan, güvertesinde ateşböceği ışıltısında yaşayacağı aşka, yıldızların altında valsa susamış..
............... Egeden zeytin, Akdenizin portakal çiçekli kokuları var, kaptan köşkümün gizlediğim sır vermeyen bölmelerinde, lirik Venedik şişenin mantarı açılmamış diplerinde… Martılar ötüşürken sabah alacasında kahvaltın, kızıllığında batarken güneş akşam sefa çayların olmalıyım, sonrasında çekilen nikotinlere ortak, üflenen dumanlara hasret, izmarite serçe parmağında dokunuşlarım..
............... Vadileri uçsuz bucaksız, yollarının keşfedilmediği, egzotik, dalgasız, sahildeki tonlarının renkten renge raksettiği mini bir koy, o koyda sessiz, dipsiz iskele olmalısın, kıyına sadece benim yanaşacağım, diğer ve yabanıl teknecikler olmamalı yakınında, uzağında, dürbün mesafesinde…
............... Tentelerim param parça açıkta beklemekten, pusulam yanlış yönlendirdi dümenimi, sahipsiz, kıyısız ıssız, tenhalara sürükledi yelkenlerim, rüzgarı yanlış algılayıp tersine rotalar düşürdüm güverteme.. oysa mülteci yalnızlıklarımı yazdığım kağıtları, doldurup her gece içtiğim galon şarap şişesine koymalı, atmalıydım çoktan denize, sahilde ulaşır diye belki sevdası yüreğinde gizli sevdalılara…
..
Bilir misiniz,
Neden Tuzlu Akdeniz
Acımasız bir balıkçı
Çook eskiden
Ağlatmış bir deniz kızını.
..
Bir rüyasın Ege’nin son noktasında
Ege özlemle uğurlar seni
Akdeniz sana hayran Dorya
Her sabah ilk sen selamlarsın doğan Güneş’i
Bahçenle bitişir Akdeniz’in neşesi
Sevda şarkıları yükselir bahçende
Havuzunda mutluluk çığlıkları
..
Sen Ege, ben Akdeniz;
Akla ziyan bir güzellik.
Gözlerin egenin serinliği,
Bedeninse hoyrat bir serseri,
Yaşananlar neyzenin nefesi,
Karanlık gecelerin seheri…
..
Akdeniz iklimi gibidir benim sevdalarım..
Güneşime bulgur serilmez benim..
Her şair gibi bende aşk için yaşar,
Tek bir kadına ait olamaz kalbim.
..
Kırlangıç mevsiminin ardından,
Akdenizde sarı sıcak bir yaz,
Dudağımda senden kalan buruk bir haz,
Kırılgan Akdeniz akşamlarının serinliğinde
Her yanımda çiçek açmış,
Geri dönen ayrılıktan gönlüm kaçmış,
Sokakta oynayan çocuklar ağlamış.
..