Efsane
Gökyüzü kızıllığını terk ediyor, gündüz gecesine kavuşmakta... Uzaklarda hayal meyal gördüğümüz deniz fenerleri artık içimizi aydınlatmaya başladı. Yorgun yelkenlimiz taze gelin gibi süzülerek antik limana girdi. Onu görmek, ona kavuşmak an meselesiydi. Geçmişe sessiz şahitlik eden tarihi kale,siyaha bürünürken geride kalan yüksek dağlar tek hakimiyetin kendisinde olduğunu ima eder cesine bizleri kucaklıyor... Bir başkalık var dokusunda, bir yansıma herkesin hayallerine uzanan, gizem eskilere ait hatta tılsımlı bir Akdeniz kokusu insanı büyülercesine bedenine yayılan... Yıldızlarla süslenmiş mehtabın gölgesinde yürüken daracık sokaklarda,ruhlarımızı rahatlatıyor bir bakıma kendimizi unutuyoruz Akdeniz sarhoşluğunda! Sanki zaman yolculuğuna çıkmış gibiyiz! Düşününce yaşlı yüreğine sığdırdıklarını, hükümdarlar arasında para karşılığı satılışını, Akdeniz'de fuhuşun onunla başlayıp tüm dünyaya yayılışını, Venedikliler zamanında korsanlara ait olduğunu, efsanelerle dolu hanımeli tüten bu güzelliğin askeri amaçlara da hizmet edip, ticaret yolunu kendi bünyesinde barındırdığını... Uğruna kan dökülmesi sebepsiz olmasa gerek! Söylenceye göre; herkesin sahip olmak istediği, ve çok fazla el değiştirdiği için tarihte 'Akdeniz Fahişesi' adını almıştır. Akdeniz Fahişesi, düşlerdeki unutulmaz kadın imajıyla siyasi bir düşünce olarak kalmıştır. Bu kadın, Kıbrıstır...
Kaynak: Akdeniz Fahişesi- Scala Yayıncılık- Yazar: Semra Dereli
Semra DereliKayıt Tarihi : 1.5.2004 17:17:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.

TÜM YORUMLAR (2)