Ege’nin serin sularında
Kaz dağlarının kucağında
Sanki bir başka dünyadayım
Akçay’dayım
Homeros’tan
İlyada’dan esintiler mi efsunluyor beni yoksa
Neden halâ gelmedi, yoksa
Saati mi şaşırdı bu hıyar?
Gerçi hiç saati olmadı ama
En azından birine sorar.
Cebimde bir lira desen yok,
Devamını Oku
Saati mi şaşırdı bu hıyar?
Gerçi hiç saati olmadı ama
En azından birine sorar.
Cebimde bir lira desen yok,
Akçaya, Akçay'lılara, Egeye, Sakız'a, Homeros'a, Kaz Dağlarına binlerce selam.
Yolum hiç düşmedi, gezip görmedim, bilmem ki nasıl anlatsam... Teşekkürler ++
Memleketimizin her tarafı ayrı güzel ancak ne var ki, kıymet bilmeyenler hırsları uğruna ne hale getirdiler. Sahillerimiz bomboş,turizm kan kaybetti, yazık ki ne yazık.
Şiir ola
Doğduğu şehri seven vatanını sever vatanını seven insanlığın yararı için çalışır. Memleketinin güzelliklerini dile getiren anlamlı bir şiirdi antolojim ++10
Filmini izledim.
Hüzünlüydü😢
Akçaylıyım,ama Hatayın İskenderun ilçesinden.
Adı bile ilham veriyor..........
Adaylık oldu.
Saygılarımla.
Çözemem,
Bir garip esiyor, gurbet rüzgarın
Ilıman mı, sıcak mıdır çözemem
Sıklatı basıyor, açık yaranın
Kanıyor mu, yanıyor mu çözemem
Vicdansız feleğe, oldum oyuncu
Değer mi bilemem, yaşanan acı
Hayatın elinden, kaçıyor ucu
Sabit midir, kopuk mudur çözemem.
Birikmiş gönülde, gözyaşı keder
Pazara çıkarsam, ne para eder
Bir el bal tutar, öteki biber
Bile bile tadılır mı çözemem.
Çözülmez karmaşık, kestirip atsam
İçimden geç diyor, yanlışa gitsem
Yönümü bulamam, ne yana gitsem
Eşitlik mi azatlık mı çözemem.
Sonumuz bir yığın yattığım zaman
Kokmuyor burnuma, değilse vatan
Ömrümü tırpanlar, kederle aman
Cehennemi, azapmıdır çözemem.
Emanet verilen, bu can bu beden
Kim kimi ecel`le, geçiyor giden
Sende bir fanisin, bilirsin Göden
Kaçar mısın, Naçar mısın çözemem.
Mehmet Göden, Berlin 2015.
yıllar önce uğramıştım akçaya... tekrar gezmiş gibi oldum... güzel şiirdi, tebrikler
Sarı kız efsanesi ;Sarıkız'ın babası yaşlanınca Hacca gitmek ister ve kızını Güre köyünde bir imam ailesine emanet eder. Uzun süren Hac zamanında köy delikanlıları kıza evlenme teklifinde bulunurlar. Kız bu teklifleri kabul etmeyince bunu gurur meselesi sayarak yorumlar üretmeye başlarlar. Yorumlar kısa zamanda dedikoduya ve iftiraya dönüşür. Baba Hacdan dönünce dışlanır ve kötü yola düştüğünü sandığı kızını öldürmeye karar verir. Evden çıkınca kıza bozuk yumurta atanlar olur. Bu nedenle çocuklar ona 'Sarıkız' adını verirler. Sarıkız kendisine hakaret edenlere bunun yanlış olduğunu kabul ettiremeyince onlara beddua eder. Baba ile Sarıkız şimdiki Sarıkız tepesine çıktıklarında Baba abdest almak için kızından acele su ister. Ancak verilen suyun tuzlu olduğunu gören baba şüphelenir ve niçin tuzlu su verdiğini sorar. Kız da 'Acele ettiğim için, denizden alıverdim' cevabını verir. Bu durum karşısında kızının ermiş olduğunu anlayan baba pişman olur. Kızına 'Kızım ben sana inanmamakla büyük hata ettim, senden özür dilesem beni affedersin ama senin yüzüne bakacak halim kalmadı. En iyisi sen burada beni bekleyedur ben şöyle bir gezip geleyim' diyerek kızı yalnızlığa terk eder. Baba görünmez olunca dağın üzerine korkunç derecede siyah bir bulut çöker. Günler sonra babanın ölmüş bedenini dağın zirvesinde bulurlar.Tabi bu onlardan biri efsanenin bir diğer hikayeside şuydu;Kaz Dağlarında çok güzel bir kız yaşarmış ve adına da Sarıkız derlermiş. Gel zaman git zaman Sarıkız'ın güzelliğini çekemeyenler onun hakkında kötü yola düştü diyerek dedikodu yaymaya başlamışlar. Onu lanetli ilan etmişler. Babası da Sarıkız'ı alarak Kaz dağının zirvesine bırakmış. Sarıkız dağda dolaşırken yanına bir kaz gelmiş ve ona birkaç yumurta vermiş. Sarıkız bunları saklamış ve bir süre sonra kaz yavruları yumurtalarından çıkıp büyümüşler. Günler günleri aylar ayları kovalamış bir gün kar ve tipiden yolunu şaşıran iki yabancı Sarıkız'ın yaşadığı zirveye sığınmak zorunda kalmış. Sarıkız bu yabancıları kurtarmış, beslemiş ve sağlıklarına kavuşturmuş. Bu yabancılar dağdan indikten sonra köy halkına 'Kaz dağlarında çok güzel, ermiş bir kız yaşıyor' demişler. Bu sözler Sarıkız'ın köyüne, anne ve babasına ulaşmış. Anne ve baba çocuklarına duydukları özleme daha fazla dayanamayarak Sarıkız'ın yanına gitmişler. Sarıkız zirvede onları bekliyormuş sevgi ve hasretle kucaklaşmışlar. Bir ara baba kızından su istemiş. Sarıkız hemen şimdi diyerek avuçları ile babasına şu içirmiş, Babası suyu nereden aldın deyince de 'elimi uzattım, denizden aldım' demiş. Anne ve baba böylece kızlarının gerçekten ermiş olduklarını anlamışlar ve geri dönmüşler.Hasanın boğulduğu Akçay Altınoluk hikayesi ise başka bir hüzündür benim için elbet..Oralara giden herkes gibi o atmosferi yaşamamk mümkün değil..yüreğinize bin sağlık hocam..Çok güzel bir eser daha okudum usta kaleminizden...Saygıalrımla..
Harikulade bir anlatım,kutluyorum Sn:Özdemir..
Nasıl da güzeldir Akçay. Havası bir başka, suyu bir başka, dünyanın en bol oksijenli bölgesi. Ne yazık ki bu canım memleketi de katletmek için neler yapılıyor, ne numaralar çekiliyor. Güzelim zeytin ağaçları her geçen gün azalıyor. Yüreğinize, kaleminize sağlık Çetin Özdemir Bey, şiiriniz beni o güzelliklere götürdü. Beğeniyle okudum.
Bu şiir ile ilgili 16 tane yorum bulunmakta