Aydınlığın yollarını kapatmayı,
Özgürlükleri yasaklamayı iş bilen,
İşçi-köylü, halklara düşman…
Kana, şiddete, savaşlara doymayan,
Farklıklara tahammülü olmayan zalimler var.
Birde başımızda dönen
Bir sürü leş kuşları,
Akbabalar var.
Hepsinin cırnakları
Kan içinde,
Üstümüzde esen yelde,
Yağan yağmurda,
Düşen karda…
Nice kahır, nice acılar var.
Öteden beri,
Sırtlanlar, çakallar uluyor;
Mermiler vızıldıyor!
Bizden giden can,
Bizden giden yaşamdır,
Gökyüzüne karabulutlar yükseldi.
Yine köyler, haneler yakılıyor-yakılıyor,
Dersim, Maraş, Sivas, Muş, Ağrı mı yanıyor.
Zulmün çukurunda…
Kuşaktan kuşağa gelen,
Kan emmen yarasalar…
Turanlı canavarlar var.
Tabut başlarında,
Saf tutan; saçlarını yolan
Tüm anneler, bacılar yaslı,
Arşa yükselen çığlıklar var.
Barbarlığın, ırkçılığın böylesi görülmemiş,
Yıllardır Uludere, Munzur, Van kan akıyor,
Çoluk-çocuk katledildi; yıkılan dört bin köy var.
Azgınlaşan,
Hayâsızlaşan,
Toz duman içinde
Cirit atan,
Sivri dişleri, dik kulakları olan
Kanla beslenen bozkurtlar var.
Tüm ağaçların tüm taşların haberi olsun
Bu topraklarda kızılcık kıyamet kopsa da
Zalimlere rağmen…
Mezopotamya özgür olacak, çağdaş kalacak.
05.12.2013
İstanbul
Kayıt Tarihi : 5.12.2013 18:09:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!