Bakıyorum da zamana, vakit nasıl geçmiş.
Şunun şurasında yaşımız kaç...
Ama
En son ne zaman bakmışız ki takvime
Ve biraz düşünmüşüz, “Ne olacağız? ” diye,
Kim bilir ne zaman...
Cevap veremezsin hiçbir şeye, eğer ki bilmiyorsan.
Düşünsene,
En son ne zaman sevmişiz insanlığımızı?
Neden unutmuşuz attığımız adımları,
Beraber içtiğimiz çayı ve son paramızla aldığımız simidi?
Ne kadar tuhaf değil mi?
Bir zamanlar ayrılamazken bir an olsun,
Şimdi birkaç satır bile yazamıyoruz birbirimize.
Yaa! Arkadaş işte böyle, unutmuşuz yılları,
Hatıra dolu sokağımızın duvarlarını,
Pazarlarda sattığımız buz gibi suyu,
Ortaklaşa yaptırdığımız boyacı sandığımızı,
Hatta karşı komşunun güzel kızını bile...
Ne yazar gerçi! ...
Bir birimizi unuttuktan sonra.
Hatırla bakalım.
En son ne zaman fiyakalı bir ıslık öttürmüşüz?
Ne zaman en son bir dilenciye para vermişiz,
Saklambaç oynayıp,
Şaka yapalım derken bir birimizin kafasını yarmışız,
Yan bahçenin ayva ağacına ayakkabı fırlatıp,
Düşen kısmetlerimize bakmışız? ...
Neden böyle olmuş her şey?
Niye susmuş ıslıklarımız,
Kurumuş ayva ağacımız,
Taşınmış karşı pencerenin güzel kızı?
Geçmez olmuş simitçi amca sokağımızdan,
Bayramların tadı kalmaz olmuş,
Ali Amca’nın elini öpüp şeker almaz olmuş çocuklar,
Baloncu abim yok artık.
Ne kızkaçıran, ne çatapat, ne mantar tabancası,
Ne elma şekeri, ne leblebi tozu, ne de sıcak bir tebessüm
Kalmış sokağımızın bakkalında.
Taşınırken bıraktığın misketleri kaybettim arkadaş,
Kızma bana 2 satır karalarım diye.
Ortaklaşa aldığımız boyacı sandığı
Kömürlüğün bir köşesinde öylece bekliyor,
Belki de kırıp yakmıştır babam bir kış ayazında.
Pazarlarda su satmak kalmamış artık.
İçtiğimiz ilk cigara yüzünden yediğimiz dayağın,
Kız için yaptığımız ilk kavganın,
Ortaklaşa aldığımız furuko gazozun,
Kolundaki alçının üzerine yazdığım ismimin,
İlk bisikletimle yaptığım ilk kazanın,
Beşiktaş’ımızın kazandığı maçların,
Söylediğimiz ufacık yalanların,
Çıplak ayaklarımızla koştuğumuz sokağımızın,
Hatırına geçmiş ufacık çocukluğumuz.
Yok arkadaş yok! ...
Arkadaşsız kalmak çok zor.
Neden böyle oldu söylesene?
Yalnız ben kaldım sokakta şimdi.
Hepiniz gittiniz teker teker.
Bir ben kaldım burada böylece,
Binlerce hatıranın içinde, yıllarca birikmişçesine.
Şimdi ayrı bir dünyadayım, ayrı bir sevdadayım.
Kimsecikler yok saklambaç oynamaya,
Simit yemeye, gecenin bir vakti evden kaçıp sokakta volta atmaya,
Çıplak ayaklarımızla...
Dedim ya, ayva ağacımız bile kurumuş,
Şimdi ne haldeyim biliyor musun?
Kalbimde bir sevdayla ayakta kalmaya çalışıyorum,
Sokağımdan nefret ediyorum neredeyse.
Sabah erkenden çıkıyorum, gece geç vakit dönüyorum,
Erken gelsem... siz yoksunuz, bilemezsin
Nasıl sıkılıyorum.
Her şey kötü değil aslında.
Şimdi daha çok seviyorum,
Daha çok anlatıyorum kuşlara derdimi,
Mesela ellerine dokunabiliyorum atık sevdiğimin
Ve daha bir hizmetçisiyim şimdi hayallerimin.
Her şeye rağmen isterdim yanımda olmanızı,
Yeniden evden kaçmayı, buluşup volta atmak için.
Her şeye rağmen isterdim yine kavga edip,
Yan koşunun ayva ağacına ayakkabı atmayı.
Yok arkadaş yok.
Gelmez o günler artık.
Bir ben kaldım yalnız başıma
Ve hatırlıyorum sizi, attığım her adımda,
AKASYA SOKAĞI’NIN PARKE TAŞLARINDA...
SELMAN FARİS KARAKÖSE
(15.10.2001 - İstanbul)
Kayıt Tarihi : 19.5.2005 00:40:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
TÜM YORUMLAR (1)