Sözde ya da özde
Ellerimden akıp giden, kırmızı güllere bir ağıt yaktım.
Sesimden akıp giden, göz yaşlarına yarınlar çizdim.
Bir anlayabilsem, neden her sabah kapın bana zemheri?
Bugünler de adımın üstüne çizikler atılmış
Çattığın kaşlarından ellerim titrer, bu cehennem bir bakışınla ısınır..
Bir avuç mutluluk içinde, üvey kardeş gibi hüzün..
Bu mazbut insanlar, virane olmuş şehrin içinde, ayak seslerini aylak sesler takip eder..
Seni anlatmanın acısını, anlattıklarımdan pay biçersen eğer, gözlerimden damarlarıma akan yaşlar derdimi çok mu belli eder?
Kim bilir.. Belki.
Yarınlarımı kefenleyip, ulu orta bıraktım..
Gök kubbe de yaş birikti, gözlerimse kuraktı..
Adımlarımdan izler sildim, geçmişime tur attım..
Kalbin benim gökyüzümdü, ellerinde haraptım.
Sor şimdi aşka;
Kurtar beni şu buhrandan.
Ellerimde yara gördüğün her izde, bizden kopanlar sardı cehennemi.
Aklımdan her geçene bir borcum oldu.
Aykırı sözler söylenen bir gecede, son nefesler verilirken, son kez hecelendi son cümleler..
Adımlarımı senden uzağa atarken, benden uzaklaştım..
Sahi sordum.. Bir elvedayla insan kaç yerinden kanardı?
Sahi sordum.. Adını unutmam için kaç günüm kaldı?
Sahi sordum.. Gözlerinden içime düşen aleve tutunsam, kalbim yine atar mı?
Sormayı bıraktıkça sustum.. sustum.. adın neydi unuttum.
Hangi ayrıcalık? Kaç tane yalan, bir çift gözden kaç damla bu ateşi sarar?
İçindekileri söylemek, seni daha iyi bir adam mı yapar?
Hangi doğruyu söylemek, yalancının mumunu yakar?
Sorguda gibi bahar..
Bu pencereden her baktığım da, kahırların içinde susar, bastığın yaraya..




Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!