AKAN KANDA BOĞULMAYALIM
Sevgili dostlar. Biliyorsunuz ki Suriye’de insanlık dramı yaşanmakta. İktidarlarını koruma uğruna elinden gelen zulmü ardına bırakmayan, bu uğurda genç-ihtiyar, kadın-erkek, çocuk- bebek demeden bombalarla katledilen binler masum insan var. Katillik konusunda babasına rahmet okutacak bir canavarla karşı karşıya insanlık.
Ne Birleşmiş Milletlerden ne Avrupa Birliğinden ne Amerika Birleşik Devletlerinden ne de İslam Ülkelerinin çoğundan ciddi manada bir ses, bir seda yükselmekte. Adeta sus-pus olmuşlar katliamı seyretmekteler. Belki de içlerinden oh olsun demekteler.
Bu insanlık dramına sessiz kalmak, insani duygularımızın silindiği, felce uğradığı, yüreğimizdeki sevgi ve merhametin tükenmişliğinin göstergesidir.
Türkiye yine elinden geleni yapmak için çırpınıyor. Bir masumun kanı yere düşmesin diye, mazlumların feryadı arşı inletmesin diye kendini parçalıyor. Gerek Kızılay gerek İHH ve gerek değişik yardım organizasyonları ile hiç değilse yaralılara, hastalara, çocuklara ve bir vesile ile hala hayatta kalanlara umut olmak için. Rabbim elbette “Zerre miktarı yapılan iyiliğinde, zerre miktarı yapılan kötülüğünde karşılığını verecek.”
Bugün Facebook’ta dolaşan bir yazı var. Bu yazıya cevap vermeden geçemeyeceğim. Yazı aynen şöyle. " Vazifem gereği sekiz yılı aşkın bir süredir İstanbul ve Tahran arasında gidip gelen birisiyim. Ayın yarısı orada yarısı burada gibi. İstanbul'daki evimde izlediğim televizyon kanallarında Suriye rejiminin bombaladığı okulda parçalanan çocukların görüntülerini görüyor ardından yorumcuların o sünni çocukları vahşice katledenler üzerine yaptıkları yorumları izliyorum. Bir Sünni Türk olarak lanet olsun bu vahşete diyorum. Sonra Tahran'a gidiyorum. Bu sefer orada akşam haberlerini izliyorum. El-Kaide veyahut İşid benzeri Sünnilerin (?) yakaladıkları Şiileri nasıl işkence ile öldürdüklerini izliyorum (sansürsüz) . Canlı canlı kalbini sökmelerden tutunuz ateşte kızarta kızarta yakarak öldürmelere kadar. Kurbanların yalvarmaları, çığlıkları tüylerimi diken diken ediyor. Bir İran'lı ve de bir şii olarak bunları izlesem ne yapardım diye empati kurmaya çalışıyorum. Çıldırıyorum ve aynı laneti burada da haykırıyorum. Buna kalp mi dayanır, asab mı dayanır? Bu karşılıklı ekran okumalarımdan vereceğim örneklerin sayısını yüzlere çıkarabilirim. Ama dostlar durun bir dakika, ortada bir gariplik var. Ne buradaki medya o haberi ve ne oradaki medya buradaki haberi göstermiyor. Herkes kendi mezhebine karşı yapılanları gösteriyor ama kendinden olanların yaptıklarını sansürlüyor. Halklar tek taraf gösterilerek kandırılıyorlar." Prof.Dr. MAHMUT EROL KILIÇ (Marmara İlahiyat Fakültesi)
Yazımız bu. Prof. Dr. Mahmut Erol KILIÇ Beye.
ne ayıldım
ne ayılabilirim
ne ayılmak isterim
başım ağır
dizlerim parçalanmış
Bu şiir ile ilgili 0 tane yorum bulunmakta