Aile Olmak Şiiri - Yorumlar

Ahmet Karaoğlu
105

ŞİİR


1

TAKİPÇİ

15 Temmuz 2014 Ramazanın 15.sahur gecesi televizyonda izlediğim sahur programında reklama geçilince kanal değiştirdim. O sıra Prf. Mustafa Karataş’a canlı yayında ismini vermeyen bir bayan telefonla yayına bağlandı; Anlatımı ve lisanı düzgündü. O andan kırk yıl önce henüz dünyaya gelmeden babasını trafik kazasında kaybetmiş, kendisi de şimdi kırk yaşına yaklaşmıştı. On yedi yıl önce evlenip, çocuk sahibi olmak istemiş. Evlenerek,babasının ölümü ve erkek kardeşinin olmayışı doğacak bebeğin erkek olması isteği ısrarı devamlı var olmuş. Eşinin işi fevkalade iyi, kendinin de kariyeri yüksek, gelirleri oldukça fazla ve her isteklerine madden ulaşa biliyorlarmış. Evlerinde hizmetçileri, hatta olabilecek çocukları için dadı bile, şimdiden alınmış. Erkek çocuk isteğindeki ısrarı gitgide şart olarak görüyormuş. Beklediği gibi olmayıp, dünyaya gelen bebek, vücut özürlü ve organ eksikliği ile bir kız çocuğu oluyor. Bunu kabullenemediğini, isyana bile saptığını canlı telefon bağlantısında doğrudan anlatabiliyordu. İzleyici olarak ben ve yayında konuk olanlar çok etkilenmiş ve dikkatli bir şekilde bu bayanın söyleyeceklerini takip ediyorduk. Hanımefendi, özürlü ve de kız çocuğu olarak doğan bu bebekle ilgilenmeyip, kariyerini yükseltme çabasına gayret gösteriyormuş. Bebekle bakıcıyı, evin işleriyle de hizmetçileri vazifelendirerek kendisini çocuğun ve evinin sorumluluğundan kaçarak kurtula bileceğini sanmış. Yıllar sonra bir bebek daha yapmayı düşünmüşler. Ve bir erkek çocukları daha olmuş. Özürlü ve organ eksikliği ile dünyaya gelen kız çocuğunu açık, açık ihmal edip, yeni doğan erkek çocuklarıyla, babasızlık ve erkek kardeşsizliğin yokluğunu avundurmaya çalışmak isteseler de, hanımefendi buna rağmen erkek çocuğunun bile bir kez olsun mamasını yedirmeyip, banyosunu yaptırmayıp, bu işleri bakıcılara bırakarak kariyer yükselmesiyle meşgul olurmuş. Eşi ise ticari koşuşturmalardan gözünü açamıyor, eve yorgun argın ancak gele biliyor. Sıcaklığın ve saygının bu evde her şeyin sürekli kariyer yükselmesine, israf ve kontrolsüz bir harcamalar üzerine yapılanan aile düzeni mevcutmuş. Zamanla eşinin işleri hızla bozulması ve evdeki sadakatsizlik üzerine huzursuzluk çökünce; hanımefendi de yükselen kariyerini koruyamayıp, her şeyin alt üst olduğu dönemle, yokluk ve acıların ardından birbirlerini kıra, döke evliliklerine son vermişler. Artık ne kariyer, ne varlıklı dönem, ne hizmetçi ve nede kalabilecekleri bir göz evleri kalmıştı. Hanımefendi bundan bir yıl önce gördüğü rüya üzerine, Prf. Mustafa Karataş Hocayı televizyondan takip ettiğini ve etkilenerek namaza başladığını, yoklukla birlikte; biri tam özürlü iki evladına sahip olup, geçmişte yaptığı hata ve isyanlardan bu rüya üzerine aldığı dersten toparlanıp ayakta durmaya çalıştığını telefonda belirtiyordu. Şimdi ise hiçbir şeyinin olmadığını, devlet tarafından özürlü çocuğu için verilen ücretle geçimini sağlamaya çalıştığını daha önemlisi çocuklarıyla bir aile olduğunu ve televizyona telefonla ibret olabilmesi için katıldığını belirtti. İsmini belirtmeden düzgün ve akıcı bir anlatımla sanırım izleyiciler stüdyoda, bende televizyonun başında etkilenmiştim. Sahur programlarında o saatte benimde bana göre bazı çıkmazlarımın ve yıkılmışlığımın altındaki dünyama avuntu ve çare yollarını kendim için ararken; bu hanımefendinin bir rüya ile başlayan telefon bağlantısındaki konuşmasına birden irkilip, toparlandım. Karamsarlıktan arınıp, bütün olumsuzluklardan aşılma iradesini o anlık tekrar görebilmemle, kendime gelmişliğimi fark etmemin huzuru ile imsak a girmeden oruç tutmam niyeti ile huzurla başımı yastığa koymuştum.Erzurum

Tamamını Oku

Bu şiir ile ilgili 0 tane yorum bulunmakta