Aidiyete İlişkin Bir Analiz 4

Bayram Kaya
2924

ŞİİR


13

TAKİPÇİ

Aidiyete İlişkin Bir Analiz 4

4-İttifak toplumunun, çelişen çok başlılığı; tekleşmeyi zorunlu kılıyordu. İşte diğer totem aidiyetlerle girişen bu tekil sosyal, toplumsal yapılar ortaya çıkınca Tevratın başta söz vardı diyen (belki de her şeye isim takılması ile çevredeki varlıkların anlamlanması, varlıklardan kendilerinin anlam ilişkisine girmeleriydi) , ol, deyince olan, ata totemlerin birlenilen, buyuruklaş kılan, ittifak ahitleşilmeleriydi.

Bu ahitleşmeler öylesine bir güç odağı idi ki, kişilerin aklını ve kanını dondurur cinstendi. Tufanlar felaketler, sözcüğü ile anlatılan yeni soysal ve toplumsal gücü ortaya çıkaran tören ve şölendiler. Yeni yeni durumlarla, sık sık yapılan, ahitle şilen bir önceki sosyal ve toplumsal hafızaların, birden bire silindiği, çok güçlü dönüşümlerin sözleşilmesi (travmatik ahitleşilmesi) idi. Evet başta söz vardı.

Bu sözler içinde; âlâyı vala ile yapılmış olan bir ittifak sözleşilmesi vardı. Yine bu anlaşmaların içinde alışmalarının terk edilmesinden doğuşla alışmanın şaşılması vardı. Yine bu felaketçi tufan törenlerinin içinde bir kutsal tabu olan totem sözünün geçersizleşip, yeni bir totem sözünün işlev kılınması vardı. Yeni sözleşilmeler totem bağcının ağzında, meşruiyetti yaptırımlı söz oluyordu.

Bu hem sosyal hayat, hem toplumsal hayat, hem de kişi beyninin algılamalarını zorlayan bir anlayış düzen ilkesinin, iflas edişinden kaynaklı izleri silen tufan ve felaketlerdi. Az şey miydi? Yani büyük depresyonlu TRAVMALARDI. Bilinmezlik olan çözümsüzlüklerin, çözüm yapıldığı, ahdin tam bir birleşme, ayrılma; sınama, yanılmaların; kütlesel devinimleri ile bir laboratuvar uygulanması idi.

İttifakların yan yanaş lığı içinde çoğu vaz geçilen eski totem tabucu bağ anlayışları sonunda yavaş yavaş terk edilen totemler, geleneğe bağlı kişilerde, aile bağcı kişi tanrısı olacaktan sürecekti. Yeni sürgünler (İsrailliler gibi) , ayrılma ve birleşmelerle (Utnapiştimler-Nuhlar) yaratılacaktı. Yepyeni anlayışlı aidiyetlikler, orada burada, bu tür deneme yanılmaların çatışma, birleşmeleri; öznellikçe ve kişiler kaprisleriyle ve nesnellik dayatmaları ile süreçleşecekti.

İttifak tanrılarının; 1- Her şeyi iki başlı ya da çok başlı görünümden oluşla işleri yaptırımlı kılar olması çelişkiler ortaya koyuyordu. 2-İttifakın yöneldiği çekim merkezleri rekabet ve fesadı ortalığı gerer olması gibi baş çelişkileri vardı. Sosyal birliklerdi komün döneminde bu gibi den işleri bir totem sağlarken şimdi ittifakın totem aidiyet bağlarını, çelişkileri içindeki birçok totemler sağlıyordu.

Pek çok ayrı ayrı totemdi bağı, şimdiden sonra, ayrı ayrı totemin buyurmasıyla değil de, yeni bir baş totemin, bir baş totem kralın, bir tek etnikler babası ya da etnikler anası olan totemin (İnannanın) , buyur olması fikir yansımasını, ittifakın kabul edeceği yeni totemlerini, bir ittifakı totem algılaşışı etrafında, tanrılaştıracaklardı (Marduk gibi) . Tanrı fikri, yeni ittifakın ilerleyen süreçlerinin bir olayı idi.

5-İttifak öncesi bir topluluğun söz gelimi tarımcı olmasıyla kendi kutsal totem kült anlayışındaki; nohut, mercimek, fasulye, buğday gibi yiyeceklerin, ittifak şölenlerinde derlenip toparlanıp bir ortak kazan içinde kaynatılıyordu. İttifakın şerefine olarak, aşure yemeği biçiminde yeniyordu.

Üzerine her bir ittifaka ait kişilerden sunulan kurbanlardan, şölen boyunca her gün birisinin kanını içip, kupa tokuşturuyorlardı. Şölenin süresi ittifaka katılan topluluk sayısı kadar gün sürerdi. Bu tufan ayinlerinde, kazan kaynatılması, insan kanı içme ve insan eti yeme, bunlar tufan ayinlerinin değişmez seremonileri idi. Bu şekilde pek çok tufanlar olmuştu.

Bizler, kimyasal, fiziksel, biyolojik ve anatomik girişimlerle, evrim geçirerek, bu günkü gerçekliğe ulaştık. Aynı biçimde, temel parçacıkların kimyasal evrimini sağlayan kendi girişen özdek süreçleri, birleşme ayrılma ilişkilerinden yansıyışla oluşan fantezilerdi. Sınama (birleşme) yanılma (ayrılma) , etkilenme, etkileme süreciyle, bunları iletiştirerek giriştiren hormon ve protein depo yapıları, sürece girdi.

Yeni süreç giderek beyin gibi süreçleri bir arada giriştirip, tümleyen entegrasyonu ortaya koydu. Öznellik, tinsellik dediğimiz beyinsel toplaç aşamamız, sosyal oluşmaların aidiyetçi temelindeki evrimsel düşünceye gelişimizde, öznelliği üslenici bir işlevdir. Yine macera, bu günkü Yüce Tanrı anlayışlı gerçeklenmeyi de, ortaya koymuş böylesi bir yola koyuluştular.

Toplumsal alan nasıl sizle gelişir ve sizi de geliştirirse; onun bir üst yapı tezahürü olan düşünce de, eytişimsel gelişip geliştiren bir enerji alandır. Enerji alanları da, zorunlu ve yasallıdırlar. Bir durum girişmedikçe yasallıklı olamaz. Her enerji, girişen bir devinimdir. Bu nedenle de, enerji yasallıklıdır. Toplumumuz, bugünlerine gelişinde, arkasında bir yığın aşamalar, bırakmıştır.

Bu süreçleşme içinde, düşüncelerimiz de (din, iman, ideolojiler, mantık vs. de) arkasında bir yığın aşamaları bırakmıştır. Ve bırakmaya devam eden bir geliştiren olacaktan; bir süreçleşen olacaktan; bir etkileşim olacaktan; hala da berdevamdırlar.

İşte İnanna sembolizmi, bu ittifaklar arası çelişen sorunları üslenen dâhiyane bir soyutlama idi. Totemi anlamanın gelişmiş bir uzantısıydı. Bir ata soy birliğin totemi olmaktan çıkmış, ittifakı onaylayan, ittifakı birleştiren; ittifakın sık sık düzenleşilen yapısına göre sık sık buyruklar ileten yapısıyla komün düzende asla olamayacak olan yeni toplumsal düzenlenmeleri üslenmişti.

Yeni kült İnanna, ahit olan düzenlenişleri kendi üzerinde dönüştürerek, yeni yapı olan halka buyruk olarak yansıtıyordu. Sözü yaptırımlaşıyor, yasalaşıyordu. Söz gelimi ittifaklar arası evlilikte doğan çocukların velayetçi sorunsal çatışmalarını, yani çocuğu sahiplenilme meselesini, kutsal evlilikle sembolizmiyle rehabilite ediyordu. İlahlar halka sesleniyordu. Oysa totem bir klanın atalar ruhunu konuşuyordu.

İnanna bir memesinde bir insan yavrusunu, diğer memesinde de bir aslan yavrusunu emziriyordu. Bunlar ittifak yapan, iki ayrı totemli etnik iki grubun, kutsal doğumla, tapınakta gerçekleşen kutsal birleşmeli doğumlarına; olur (vize) veren, onları yeni ittifakın ürünü olarak onaylayan bir sembolik gösterimdi.

Ana tanrıça İnanna bunları emzirerek süt yolu ile kardeş yapıyordu. Komün dönemdeki, aynı ata soydan gelenin, aynı ata soydan sütü emme onaylaşması, bunların kardeşlik soy bağını ortaya koyuyordu. İttifakın noter onayı vizesini veriyordu. Böylece İnanna kült ilkesi, farklı etnik totem aidiyetlerin uzlaşmalarını; sosyal ve toplumsal hayata, uygulanır kılarak bir converter (dönüştürücü) işlevlilik üsleniyordu. Tüm bu dönüştürücü ilkeler, gidecekten yaratıcı ilkenin sıfatında birlenecekti.

Şunu yine belirteyim ki, eski sosyal birliklerinin ve yeni toplumun ata totem icadı ve totem anlayışlı anlatış çoklaşmaları; çok farklı sosyal birimlerin, üretim yapma bağlacı ile bir arada yaşamalarını ve çalışmalarını düzenlerdi. Yani hala nesnelin bilinemeyen yasallığı; onları süreçleyip eğimleyen gücü; totem yada ilahlar aracılığındaki tercüme ile anlam kazanıyordu.

İnsan bilmezliğini, ya da insan şafak kıvılcımlarının kendisine güvenmesini ancak bu yolla halka ve topluma kanalize edebiliyordu. Sürecin adımı başlangıçta böyle atılmıştı. Halk yapı bu örften uzun süre kurtulamayacaktı.

Totem yada ilahtı kavranışlar, o günlerin onlarca olan sosyal sorunlarının, hem de nedeni ve nasılı bilinmez olan toplumsal sorunlarının; sürekli değiştirilebilirliklerine olan yeniden düzenlenebilir bir yazılım programı ve programın işlemcisi gibidirler. Bunlar eski totemdik etnikçi dönemde bu şekilde, bu şiddette, hiç yoktu. Esasen olamazdılar da. Dolaysı ile riayet edecekleri zorunlu bir kaderleridir.

Nasıl bir bilgisayar yazılımsız işlevleşemez. Ve ana yazılıma uygun olan farklı donanımın tanıtım yazılımı ile bilgisayarımız artık alabildiğine girişen çok bağlamlı işlevsellikler üretirse. İşte sosyal birliklerin ittifakı ile oluşan yepyeni halk yapı, her bir etnik yapı ve etnik yapının kültü; bu ittifak yazılımına tanıtılması gereken bir donanım uyuşmazlığı idiler.

Bir ittifakı aidiyet, ne kadar çok totem bağ girişimli olursa; ve ne kadar tanrı, tanrıça kodlu, tabucu araçsal yapılaştırmalar ile mücehhez olursa; sosyal alan, o kadar gelişip, daha bir rahat bozulması kadar da süreçleşmesi olmaktadır. Çünkü girişen tanımlanmamış yeni eylemsellikleri sosyal yapı ve toplum, ancak bu şekil bir totem anlayışla (yeni bir uyumlaştırıcı yazılımla, yeni anlayışla, yeni kurum ve kuralla) meşru kılabilirler ve yeni olanı ancak böyle iç sindirebilirlerdi.

Sonuç: aidiyet; bir grup, yada sosyal bir yapı içinde ve toplumsa alanda meslekleşen; bir girişirlik karinesidir. Bu karine, organizmanın yaşamsal olan temel sağlayışlarının giderilmesine değin ego çekimleyicinin etkisi ile oluşur. Daha temel düzlemde, elektron proton aitliğinin organizasyonundan kaynaklı oluşla, organizma içindeki belli belirsiz çeken iten yansıma güdülemesinin dıştan sürecidir.

Bu güdülenme, biyolojik bireyler içinde hücre düzleminde, hücre içinde organ eller iş birlik aidiyeti kılınmakla başlayıp, hücreler organizesiyle de çok hücreli organizmayı, ortaya koymuştur. Aynı iç birlik yapısı dıştan da; organizma-organizmalar arasında olmak kaydıyla, pek çok simbiyotik yaşam aşamalarının belirenleri içinden geçmiştir. Bu belirmelerden biri de insanla sosyal ve toplumsal olan yaşama kadar gelmiştir.

Sosyal ve toplumsal yaşama aşamasında da; dışta bir organizma-organizmalar arasında organize oluşla işbirlik gerçekleşmesini sağlamıştır. İşte tüm macera bu girişmelerin hep yeniden ve yeniden düzenleşen gelişmiş organizesidirler. Aidiyet bu bağlamda da sosyal ve toplumsal organ elciliğidir.

Her organize; bir aitti kılınışla, organ elci işbirliğiyle olasıdır. Aidiyet burada bir vücut organı gibi oluşun dıştan kişi-kişilerdi bir bütünlük aitliliğidir. Aitlik yapılaşması, sosyal yapılar içinde, sürekli bir dönüşmenin organizesi olan devinişi, sindirip kabul edebilmesi için; bir dönüştürücü üzerinde sembollerle sağlaşılır. Bu sağlaşılan semboller çeşitli dokunuşlarla inançların kaynağı ve inançların organizesi olmuşlardır.

Bu yol alış halk içinde aidiyet inançlaşmasını geliştirmiş. Toplum içinde de aidiyetti üretimi gelişmiştir. Yani aitti oluşun temelinde önce nesnel zorunluluk nesnel zorunluluğun giderilmesi ile de öznelci kültürel zorunluluklar vardır. bunlar sız davranılamaz. Bunlar süreçte birbirinin yerini alan tutuma dönüşmüşlerdir.

07.04.2009

Bayram Kaya
Kayıt Tarihi : 3.7.2010 07:20:00
Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Şiiri Değerlendir
Yorumunuz 5 dakika içinde sitede görüntülenecektir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!

Bayram Kaya