Ahvalı hakikat bu
Şaşkınım.
Yalnızlığımda boğulurken
Ezbere yaşıyorum.
Kırgınım.
Suskunluğunda yarınların
Çıkar yol arıyorum.
Nefretim nefsime,
İçim acıyor
Korkularla oynuyorum.
Ne vakit nefes alsam
Şurama batıyor bir sancı.
Yollar yorgun,
Hangi İstanbul yaşadığım.
Bir zaman aklımı alan O artık yabancı.
Gel ölüm beni acılara doyur
Gök kubbeyi paylaştığım kim varsa
Anladım iflah olmaz yalancı
E ahvalı hakikat bu.
Hazan mevsiminden farksızım.
Yıllar hırsız,
Sevilen yıllardan farksız,
Bu kısır döngü artık sıkıcı.
Yaşlı gözlerle bakıyorum şimdi
Eskiden adına umut dediğim ne varsa.
Hayal bildiklerim o kadar saçma ki
Anlamsızlık katmış hep hayatıma.
Kimsenin derdi değil elbet,
Suçu da…
Maalesef ahvalı hakikat bu!
Kimine ganimet olurken mutluluk
Muhtacız kırıntılarına.
Ölüm hak
Bir gün ille vaki.
Suskunluk reva bu gönüle
İncinmişliklerim gibi baki.
Bu gece ruhum çaresizliklerin pençesinde
Biri gidiyor İstanbuldan
İçimde hüzünler geçidi,
Hayalden kaleler yerle bir.
Bir güzel yitiyor bu şehirden,
Ellerim koynumda,
Ve ayrılık karanlığı doğuruyor.
Şimdi cehennem alsın
Bir zaman aklımı kemiren kimbilirleri keşkeleri.
Ahvalı hakikat bu!
Ben sevdim.
O da gitti.
Bir daha seversem böyle
Kim ne derse desin
Varlığım sonsuzluğa helaldir.
Diyeceğim bir şey kalmadı şu hayatta
Gözyaşlarım aldığım nefestir.
Ne mazi kaldı özleyeceğim,
Ne de yarınlar ümitleneceğim.
Ahvalı hakikat bu
Neyleyim!
Bir daha göremeyeceğim bahara
Hangi ömürle meyledeyim.
TmR 19.07.2017
Tamer ArabacıKayıt Tarihi : 11.10.2017 14:17:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!