- ANILARIMDA KALAN SEVGİLİYE...
' Leylamı yitirdim nice leylalar içinde'..'
Sensiz kulakları sağır edici bi sessizlik yankılanır gecelerimde...Bazen yıldızın kulağına fısıldarım
sessiz çığlıklarımı.Bazende avaz avaz susarım sana; içimdeki sevgimi...
Çünkü seviyordum seni.Hemde Peygamberi bir duayı sever gibi seviyordum...
Ama sen türkülerce sevimli bakışlar taşıyan bir 'AN'da gittin...Oysa daha bülbül gelmemişti bahçemize Gül ile sohbete...Daha Leyla ağlamamıştı Mecnun'una...Daha inmemişti Adem(as) yeryüzüne; kanmamıştı yalancı meyveye...Daha hiç bir şey olmamışken,erkencecik gittin!
Hem de Ay'ın Yıldız'a kaçamak bakış attığı bir 'AN' da gittin...Sana olan sevgimi sadece ikisine fısıldarken...Ve de gecenin çıldırtan sessizliğinde aklıma her düştüğünde seni ordan yüreğime çekiyorken gittin...Şimdi ise çıldırtan bu sessizlikte,beni en çok ürperten o gözlerinden sıyrılıp,hayata döndüğümde öylesi üşüyorum ki...Oysa şuan seninle soğuk bir taşa oturup kayan yıldızları saymak vardı.Ama yoksun işte...
Kimbilir şimdi nerdesin:
'Ay ışığında mısın yoksa ay ışığının gölgesinde mi!
Sabah kalktığımda yüzümü yıkadıktan sonra ki baktığım ayna da mı saklısın;
Yoksa yüzümden akan su damlacıklarında mı! '
Şimdilerde hüzünlü bir gurbetteyim kendi içimde. Yalnızlık senfonisidir kulaklarımda inleyen; budur durup dururken seni aklıma düşüren,budur pervasızca beni hançerleyen,sonra beni bana küstüren...
Ama bunların yanında bana kalan koskoca bir sensizlik!
Bu sensizlikte hissettirir bana,elvan elvan esen rüzgar yalnızlığımı...İşte o an yüzüm gülmelere küser...
Hüznümü miraca kaldırırım...Sığ düşüncelere dalarım...Sonra gözlerin hayallerimdeyken yüreğimden yıldızlarımı kaydırırım. Ve o an da İçimde yıldız üşür...İçimde sevgin üşür...Her şey üşür...
Sonra bir gün zamanın gerilediği bir 'AN'da üzerime hatıran yağıyorken düştün aklıma:O gözlerin yok muydu,
hele kirpiklerin üzerine düşen saçların; herkeslerden farklıydı...Senin hayatında ne zaman bir şeylere ara verilse hemen pencereye koşardın,hep bir noktaya bakardın.Bense karşı kaldırımdan seni izlerdim; ama beni görmezdin...İşte o an başlardı aramızdaki mesafeli fırtınalar...İçimdeki rutubet kokulu duvarlar ağlardı...
Kalbim ürpertici kıyılara daha bir yaklaşırdı...Radyoda 'Sensiz hayatı neyleyim' türküsü daha bir acıklı çalardı...Kimsesiz gecelerde akan her göz yaşımda gökyüzünden daha çok yıldız kayardı.O an bir dua dökülürdü dudaklarımdan:Kayan yıldızın beni de alıp götürmesini isterdim sonsuzluğa...Ya da şu uzun gecenin gecesi olmak...
Ama yoksun işte...
Ey güzellikler şahikası, yoruldum artık seni hep ötelerde aramaktan..Yoruldum artık diz boyu hatıralara gömülmekten...Tekrar şu Ahu Gözlerini göstersen ya bana...Titretsen ya yüreğimizi yeniden en heyecanlı titremeyle.Ama gidişin gibi sessiz değil; yılgın rüzgarlarla gelsen ya...
Söylesene bir dua kadar yakınındayken,neden sonsuzluk kadar uzağa gittin ki...Neden beni benle bıraktın,neden beni bana küstürdün ki...
Şimdilerde buğulu pencereme adını yazdığım sensin...Boş sokaklarda yağmurları beklediğimi sandığım sensin.Aldanışlarım sensin...Umut sensin,göz yaşı sen...Oysa umut beklenirdi; ben umuda yürüyorum...
Seviyorumlu cümlelerim sensin her şeye rağmen...
Hem de; yıldızlı gecelerde,en çok beğenilen şarkılar radyoda dinlenirken tam şarkının nakaratında aniden elktiriklerin kesilmesine rağmen...
Papatyasıyla seviyor sevmiyor yaparken,sevdiği kızın mahalleden taşındığını görmesine rağmen...
Oyunun en heyecanlı yerinde,topunu alıp evine giden çocuğa rağmen...
Bir nehir kıyısında her şey güllük gülistanken,çıkan sebebsiz fırtınaya rağmen...
Her şey yolunda gözükürken,aslında hiç bir şeyin göründüğü gibi iyi gitmemesine rağmen:Seni Seviyordum Ahu Gözlüm...
Ama yoksun işte...
Belki birgün zamanın gitmediği,çocukların dört gözle eli poşetli babalarını beklemediği,sığıntı duygularla büyüyen bebeklerin olduğu bir yerde; türküler söyleriz seninle...
Zemheri bir kış gününde herkes sıcacık evindeyken; belki kelebek avına çıkarız seninle...Tüm aykırılığım sendin ey gece kadar güzel sevgili,şimdi nerdesin....
Ya da Belki artık kaçmayız birbirimizden...Hep sebebsizce kaçtık durduk.Şimdi anlıyorum ki; her kaçışımda meğer sanaymış yolculuğum!
Ama yoksun işte...
Keşke giderken bir bakışın kalsaydı bana yadigar...Gittin gitmesine ama çalan bir türkünün sözlerinde unuttun kendini...Martıların onulmaz çığlığında unuttun seni ve beni...
Gidişinin ardından gitgide gölgesi büyürken yalnızlığımın ve hiç bir şey söyleyememişken.Şimdi serzenişlerimle sesleniyorum sana:
Hoşçakal düşüme değen incikar tanesi.Artık başka bir rüyanın sabahında uyanacağım sana...
Hoşçakal her anı,her saniyesi sen olan,sen kokan hatıralarım hoşçakal....
16,10,2005
Kayıt Tarihi : 12.11.2006 02:31:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.

İstanbul'u kattım gönül şehrime
Şehrimizi seve seve bozdular,
Ayet'le hak olan güzel ilime
İlimizi öve öve bozdular.
Mois, Apikoğlu bakmaz sahime
Balta vurur yeni açan dahime
Çamur atar kince çarşı, ahime
Ahimizi söve söve bozdular.
Olmaz kötülüğü sokar kinime
Aşım alır, zehir katar sinime
Darvin'in sözcüsü atar dinime
Dinimizi döve döve bozdular.
Aryam sinamada tersler filime
Türk hars'ını kötü işler bilime
Agop kurumlarda pisler dilime
Dilimizi çöve çöve bozdular.
Liranın değeri ucuza sattık
Milyonu, milyarı ceplere kattık
Birin, onun, yüzün değerin attık
Binimizi ova ova bozdular.
İsmailoğlu'yum derim ha kanma
Türk'den başka dostum var diye kanma
Gıybet, söze, kova sakın aldanma
Halimizi kova kova bozdular.
Adana - 10.11.1988
İsmailoğlu Mustafa Yılmaz
sev.Aydin Baba
TÜM YORUMLAR (2)