Ahmet Yesevi Üniversitesi

Bedrettin Keleştimur
417

ŞİİR


4

TAKİPÇİ

Ahmet Yesevi Üniversitesi

Türk Dünyasının ilk üniversitesiydi, Ahmet Yesevi Üniversitesi!
Kazakistan’a, 2006 yılında Elâzığ Valisi Muammer Muşmal’ın Başkanlığındaki bir heyetle, Orta Asya’nın parlayan yıldızı Kazakistan Devlet Başkanı Nursultan Nazarbayev’e, Türk Dünyası Hizmet Ödülünü vermek vesilesiyle gitmiştik. Tabiatıyla, Anadolu’nun manevi fatihi, bütün Türk Dünyası’nda, ‘—Pir-î Türkistanî’ olarak bilinen Ahmet Yesevi Hazretlerinin Yesi Şehrindeki makamlarını da ziyaret etmiştik. O ziyarette Elâzığ Heyetini gecenin geç saatlerinde Ahmet Yesevi Üniversitesinin kapısında karşılayan o dönem Üniversitenin Mütevelli Heyet Başkanı Namık Kemal Zeybek bizlere iki gün boyunca o kadar doyurucu bilgiler vermişlerdi ki, o gıpta ettiğim heyecanı ve coşkuları hala kulaklarımda çınlıyor!
2006 Yılı Türk Dünyası Hizmet Ödülünün mimarları arasında şüphesiz ki, Kültür Eski Bakanımız Namık Kemal Zeybek ve Atatürk Yüksek Kurum Başkanı Prof. Dr. Sadık K.Tural Hocamızın katkıları takdire şayandır.
Türk Dünyasını, Türklük coğrafyasını tarihi, kültürü, dili ve iklimi ile gönlüne bezeyen Namık Kemal Zeybek, Ahmet Yesevi Üniversitesi’nde ve Türkistan(Yesi) Şehrinde el üstünde taşınıyordu. Kazakistan başta olmak üzere bütün Türk Dünyası’nın buluşma mekânıydı!
Ne olduysa, 2006 yılının Temmuz ayından sonra oldu. Olanları, Ahmet Yesevi Üniversitesi Mütevelli Heyeti Yönetim Kurulu’nda bulunan Feyzullah Budak’tan dinleyelim; “Biz Sayın Zeybek’le birlikte bu şansı iyi değerlendirmeye gayret ettik. Türkiye Türkçe’sini yaymaya, Müslümanlığı öğretmeye çalıştık; alkol konusunda iyi örnek olmaya çalıştık.. Ancak Sayın Çetin Doğan’ın göreve gelmesiyle öyle uygulamalar başlatıldı ki, öyle garip bir görüntü ortaya konuldu ki, Yesevi Üniversitesi, misyonundan çıktı adeta. Okutulan Yesevilik dersi bile kaldırıldı. Bazı üniversitelerde açtığımız Türk Dili ve Edebiyatı Bölümleri kapatıldı. Yaklaşık 60 lisede kurduğumuz sınıfların çok cüzi miktarlarda olan kaynağı, sırf İlahiyatçılara ders verdiriliyor diye kesildi. Türkî Cumhuriyetlerden öğrenci alımının önüne geçildi. Başörtüsü yasağı getirildi… Bütün bunlar bizim yıllardır orada yapmak istediğimiz hizmetleri baltalamaktan başka bir şey değil. Anlamıyorum ben, Yesevilik dersi nasıl kaldırılır. Kazak toplumunu, Orta Asya’yı ayağa kaldıracak olan Yesevi düşüncesidir.”
İşi ehlinden alırsanız, işi kendilerini bu davaya hasreden yürekli insanların, Yunus yüzlü asrın gönül dervişlerinin elinden alırsanız, ‘—tepetakla gidersiniz’ Feyzullah Budak’ın anlattıkları karşısında, ‘—başımızdan kaynar suların döküldüğünü’ hissediyorsunuz. Öyle bir zihniyet iş başına geliyor ki, 10–15 yıllık emeği yerle bir ediyor. Bir yüce ufku, Türklüğün buluşma adresinin adresine, ‘—simsiyah bir bulut’ bir zifiri karanlık gibi çöküyor!
Sn. Budak anlatıyorlar; “Doğan’ın göreve geldiği 2006’nın Temmuz ayında, üniversitede Türkiye’den gelmiş 48 personel vardı; öğretim üyesi ve idari kadrolarda. Bu 48 kişi o kadar hassas ve kritik noktalarda görevliydi ki.. Türkiye bu 48 kişiyle tam bir ortaklık görüntüsü veriyordu. Paşa, 2006’nın Ağustos ayında yeni görevlendirmeler yapılırken, bu 48 kişiden 40’ını gönderdi, attı. 2007’nin Ağustos ayında da geriye kalan 8 personeli çekti. Türkiye’den gelen yönetici sayısını sıfırladı. Paşa böylelikle üniversitenin yönetimini Kazaklara devretti.”
Uluslar arası Hazar Şiir Akşamları ve Türk Dünyası Hizmet Ödülleri vesilesiyle, Türk Dünyası’nın değişik coğrafyalarından yüzlerce bilim adamı, akademisyen, edip ve sanatçıyla tanışma ve sohbet imkânlarımız oldu. Tek kelime ile her biri Anadolu’yu, Anadolu Türkünü kendilerine, ‘—ağabey’ biliyorlar. Tarihi bir buluşmanın adresi, mihengi olarak görüyorlar. 1990’lardan sonra birbirimize o kadar yakın olduk ki, o yakınlığı maalesef; o sefil diyeyim, o kendi içerisine kapalı diyeyim, bu milletin değerlerinden hiç mi hiç nasibini almamış malum yaftalar diyeyim evet, onların yüzünden ‘—yakını kendimize, ırak ettik’
Asıl ham yobaz, asıl bağnaz, asıl softa ve asıl taassup hamuruyla yıkanmış kafalar yüzünden geri kaldık! Türkiye’yi kendi coğrafyasına taşıyan, ‘—okullara’ bile karşı çıktık! 70 yılın kızıl zehrini iman şefkatiyle söküp atmaya çalışan asrın Alperenlerine bile çamur sıçratmaya gayretimiz oldu!
Evet, o kadar üzgünüm ki, bir ruhsuz insan çıkıyor; Ahmet Yesevi Üniversitesinin manevi iklimini çalıyor. Türk Dünyasının dört bir yanından ‘—bilgi ve hikmet’ gayesiyle gelecek ve yarınki Türk Dünyasının harcını dökecek bir akışa, bir güzel rağbete kalın bir duvar örüyor! Sadece bir kelime söylüyorum, GİDİNİZ BEY EFENDİ! GELDİĞİNİZ YERE GİDİNİZ! BU YER SİZİN HARCINIZ DEĞİL! GİDİNİZ, KENDİ DÜNYANIZA VE SEVDİKLERİNİZLE BİRLİKTE OLUNUZ!

Bedrettin Keleştimur
Kayıt Tarihi : 14.2.2008 12:05:00
Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Şiiri Değerlendir
Yorumunuz 5 dakika içinde sitede görüntülenecektir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!

Bedrettin Keleştimur