Hurra kurduna menevişin
Hurra asrın mancınıklarına
Çetrefil imanların mabedine
Kızlar sınıfının platonizmine
Büyücünün saydam küresine
Ve bilumum “sür-etik” diklenmelere
Ne çıkar yaraya basılan tuz
Damarımdan geliyorsa nicedir
Yokluğun mu yara
Uzaklığın mı tuz
Biz çiçeği dalda seven sefiller
Küçük bir yarada aşkı bulmuşuz
Ben Bünyamin
Kenan'da akrep kovalayarak büyüdüm
Bu yüzden bilirim zehir içmeyi
Kenan'da işçiydim ergen çağımda
Suyu da bilirim teri de
Yusuf'u ilk ben gördüm, ben ağladım
Sen geldin geleli camımda buğu
Görmediğim tek şey yağmurdur sanma
Mavera güldeste asrın çocuğu
Ve devrana gün gözüyle yamanma
Sen geldin geleli hüzzam ezgiler
Sen ayazı kül rengi gecesi gümüş şehir
Avucumda titreyen kalbe sığdın küçüldün
Kim bilir kaç cesedi emip büyümüş şehir
Bir gecede çürüdün ufalandın döküldün
Çöl yatırdım içimde senden kalan boşluğa
Kurşun değil gül koydum tüfengime bu sefer
Sen sevgili düşmanın kendi tetiğini çek
Çünkü benim tüm gövdem zırhtır gözlerim miğfer
Namlundan ölüm çıkmaz belki zarif bir çiçek
Soyluydu düşmanlığın başın dağlar gibiydi
Ah Mihrican dert ortağım sevgilim
Gecenin büyüsü ne zor ne soğuk
Ben böyle olacak adam değilim
Söyle ne vakit biter bu yolculuk
Ensemde tutkulu bir nefes gibi
Gül ve taşın huzurunda recm olup
Üstüme gölgeler yağsın diyorum
Bulut bulut seğirten intikamlar
Bana bulut bulut ağsın diyorum
Ajanslar tutulmuşken mükellef bir sofrada
Puslandı gözlerimiz tuzdan sudan tiksindik
Petrole inancımız sarsıldı bu arada
Siyahi zindanlardan ve pusudan tiksindik
Bereler gördük adam mı giymiş iblisler mi
Yüz yıl sonrasına bakıyor falcı
Titremem bitecek ne hoş ne ala
Hey gözü seğiren benekli bacı
Sok kirli elini kirli çuvala
Haber ver kuşları yaşatmak var mı
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!