sana bu yollarda bekleme demiştim
canevimi yakarsın.
bir hastalık zuhur eder vakitsiz
alır götürür beni…
ateşin dolaşır da sonra damarlarımda
içime ılık sular gibi akarsın
Benim aklım nerede, saçına mı takıldı,
Saçın ki senden kalan bir serap gibi bana
Ruhunu kime sattın, bedenini kim aldı
Hatırası gül kokan sevgilim ağlasana
Bir tuttuğun karanfil, ardından solup giden
Bir öksüz hayal gibi kaybettin gökyüzünü
ve rüzgârları sesin bir çığ gibi kopardı
sırdaşın baharlarla vurduğun canevimiz
ceylân bakışlarını ve yıldızları sardı,
bir öksüz hayal gibi kaybettin gökyüzünü.
fırtına kopar gelir ta zülfün tellerinden
sarsar bir deprem gibi, gerilir her bir damar
yıldırımlar çıkarır titreyen ellerinden
nefesini aktarıp tırnak ucuna kadar
söyle bunun adı ne, bu kaçıncı boyuttur
bir yanımda heyecan dağlarüstü karbeyaz
insanoğlu uçar mı / meğer uçarmış garip
bir yanımda ölümün ıslığı gri ayaz…
bilsem neden aklımız şu göklerden muzdarip
bulutlar bölünüyor: beyaz pamuk, ak örtü
Bir kenara bıraktım işimi
Evimi,
Sözümü, sazımı,
Bıraktım bir kenara erişimi
Bıraktım değişimi
Dünyayı
gözlerin akkor gibi dağlasa şehirleri
yine de güneşimi al senin olsun derim.
çorak iklimlerimi beklesen bir dakika
durmam, ayak izinden haftalarca giderim…
ne çıkıp eller gibi delebildim dağları
eteği başka halka, başka halkadır başı,
belli ki kendisine süs yapmıştır gümüşten.
koynunda toprak, çiçek, taş ve su arkadaşı;
heybeti sanki çıkmış masaldan veya düşten.
altında ince yollar bitmez tükenmez umut,
ben saf bir çocuktum sen peri kızı
düşümde öperdin gelip her gece
akardı ardından kuzey yıldızı
kelime kelime ve hece hece
dünyam bir kubbeydi gökkuşağında
üstada yorum yapılmaz.Ellerinden öpülür.saygılarımı arzederim