Hayatın hızıyla yaşadık o aşkı
Her şey bir anda başladı
Yaşandı
Ve bitti...
Yan yana gidip de bir süre
Devamını Oku
Her şey bir anda başladı
Yaşandı
Ve bitti...
Yan yana gidip de bir süre
2 Aralık 1946'da Çankırı’nın Eskipazar ilçesinde (Bu ilçe şu an Karabük'e bağlı) doğan Ahmet Telli, Hasanoğlan ve Kayseri Pazarören, Pınarbaşı öğretmen okullarında eğitim gördü. Gazi Eğitim Enstitüsü Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü'nü bitirdikten sonra, çeşitli eğitim kuruluşlarında öğretmenlik yaptı.12 Eylül' den sonra uzunca bir süre tutuklu kaldı.
1960 sonrası toplumcu şiirimizin ikinci kuşağında yer alan özgün bir şairidir. Birinci kuşaktan, özellikle İsmet Özel'den -ses tonu ve söz ...
Ahmet Telli'ye: Adından Gayrısını Bilmeyenlerin Yoldaşı Olan Şaire Selam
Ahmet Telli, şiiriyle süs yapmaz; kelimesiyle sözü makyajlamaz. Onun dizesi, güzellik için değil, gerçek için vardır. Ve çoğu zaman o gerçek, bir karanlığın içinden çıkar gelir. "Su Çürüdü" şiiri, tam da bu karanlığın ortasından, şiirle anlatılmasının mücize olduğu bir yerden ses verir.
Bu metin, yalnızca bir bireyin acısını değil; sistematik işkencenin, yıkıcı yalnızlığın ve insanlıktan soyutlanmanın somut bir tasviridir. Telli'nin ifadesiyle:
"Yetmiş iki güdür bir dolapta kilitliyim..."
Bu söz, bir metafor değil; gözaltının fiziki ve ruhsal gerçekliğinin edebi bir kaydıdır.
Ve elbette şiirin her bölümünde yinelenen o vurucu cümle:
"Adımdan gayrısını bilmiyorum."
Bu cümle, şiirin damarıdır. Şairin bu tekrarı, sadece hafızasını kaybeden bir bireyin trajedisini anlatmaz; konuşmaya zorlanan, ama direnen bir insanın ifadesidir bu. Telli burada, isim vermeyen, ifade vermeyen, direnmenin yegâne diliyle susan bir yüreğin sesi olur. "Adımdan gayrısını bilmiyorum" derken aslında şunu haykırır:
"Ne sızdırdım, ne şifre verdim, ne kırdım direnişimi. Ben yalnızca adımı verdim, geri kalan her şeyi kendimde tuttum."
"Su Çürüdü" şiiri, şiirin ve edebiyatın direniş imkânına dairdir. Telli, burada modern bireyin salt acısını değil; çöken medeniyetin, yozlaşan sistemin ve çürümeye bırakılan insanlığın portresini çizer. Şairin kalemi, burada ne ajitasyon yapar, ne yüce bir kahramanlık anlatısına sapar. Tam tersine, insanın çok yönlü çözülmesini, kimliğinin soyulmasını, en ince, en yakıcı haliyle verir.
"Kutuda kalan son bir yudum su, bu bile değildi artık.
Küstü, öldürdü kendini su..."
Bu cümle, şiirdeki kör edici ağrının finalidir. Artık su bile çürümüşse, insanlık da ölümün şehrine girmiştir.
Ahmet Telli, bu şiirle yalnızca tanık olmaz; tarihsel bir belleğe işaret bırakır. Direniş, her zaman sıloganla, eylemle, kavga ile olmaz. Bazen yalnızca şböyle denir:
"Ben susuyorum, ama teslim olmadım."
Ahmet Telli için şiir, estetik bir alan değil; hakikatle hesaplaşmanın bir yoludur. O yolu önüne düşüren, sözüyle çüğ olup akan bu şaire sonsuz saygıyla...
Haydar GÜNER
Sevgili arkadasim siirlerini takip ediyorum, Staj yaptigimiz Pinarbasi-Asagi Karagöz köyü hep anilarimda. Sen siire orada basladin diye düsünüyorum. Simdi Türkiye de siirlerini takip eden yüzbinler var ne mutlu sana.Ben de seninle gurur duyorum....Kayseri'denErciyes kadar sevgiler....
Özletiyor seni bu yağmurlar
Sevgi hocam; senelerdir sana ulaşıp bu şiirin için izin almak istiyordum. Bugün yağmur nedeniyle duygularını ifade eden bir genç kızın yazdıklarını okuyunca linkteki videoda bulunan bestem aklıma geldi. Bu bestemin adı; Nisan yağmuru. Bunu öğrencilerim çalsınlar diye yazmıştım. İlk olarak müziğe sadece görüntüler eşlik eden video yapmıştım. Sonrasında senin bu güzel şiirine rastlayınca, sanki bu müzik ile bu şiir ruh ikizleri gibi geldi bana. O tarihlerde şimdiki kadar kolay bilgiye ulaşılamıyordu. Sevgili hocam şiir için senden izin alamamıştım ama şiirini müziğimle evlendirmekten kendimi alamadım. Bugün sözünü ettiğim o kızın yazdıkları nedeniyle bu video aklıma geldi ve izin istemek için tekrar araştırdım ve bu sayfaya ulaştım. Olumlu ya da olumsuz cevap verirsen çok sevinirim. Saygılarımla. Dipnot; sayın hocam yaşıtım ve meslekdaşım olduğu için (iznini almadan) ikinci tekil SEN zamirini hoşgörüsünü ümit ederek kullandım.
https://youtu.be/6IQtHCeJbYw
Seni yakından görmeyi beraber sohbet etmeyi karşılıklı şiir okumayı çok isterdim.Ne mümkün...Kim bilir şimdi nerdesin...
Seni yakından görmeyi birlikte sohbet etmeyi hatta beraber karşılıklı şiir okumayı çok isterdim...
Yaşayan en büyük şair... Selam olsun..
lütfen şiirlerime bir bakabilir eleştiri yapabilirmisiniz....Ahmet bey
..
Sesim yoktu.
Karanligin karninda yitirdim sesimi...
..
Yalnızlık
hiç de tanrısal değil, görkemli değil. O yalnızca geçmişle
gelecek, ölümle yaşam arasında kocaman bir karanlık nokta...
Yil yanilmiyorsam 1995-1996. O civarlar. Abdi Ipekci Ilkögretim okulunda Edebiyat ögretmenisiniz.. Iki yil erken basladigimdan oturu ben de ortaokuldayim o aralar. Size yakin bir diger ortaokula gidiyorum, ama her okul sonrasi sizin ögrenciniz olan en iy iarkadasimla siirlerinizi konusuyoruz, bana sizi anlatiyor. Siirlerinizi, ve o siirlerin altina imza atmissiniz onlari gosteriyor bana. Unlu bir sairdir diyor bizim edebiyatcimiz. Siirlerinizi oyle begeniyorum ki, gelip gormek istiyorum sizi. Siirlerimi gorun istiyorum, Ne cok heyecanlaniyorum, bir ögle sonrasi geliyorum komsu okula, arkadsimla gorusuyor, geliyoruz yaniniza, ama yoksunuz. Baska bir gune diyoruz. Aradan yillar yillar geciyor, ne zaman adinizi duysam, sairden once "Edebiyatci Sair " olarak hatirliyorum. O dönem belki goremedim sizi, ama etrafimda bir sairin varligi oylesi mutlu etti ki beni. Dedim demekki bu sairlik gercekten besbelli bilinen birsey. Yabana atilir birsey degil. Ahmet Telli de oyleyse... 13 yasindayim o zaman... Sagol Ahmet Hocam.