Yıkık bir köprünün.
Bir ucunda ben,
Diğer ucunda,
Suya gölge salmış zülüflerin.
Mah yüzün yansıyordu suya.
Belli ki güvensiz bir ortam,
Kirpi kuşkulu bakıyor.
Belli ki akıldanda uzak,
Deve kuşu kafasını saklıyor.
Umursamazlıkta var,
Fil paldır küldür yürüyor.
Dini bütün, dini parça.
Bizimki de param parça.
Bu parçaları toplamak için;
Bir ilahiyatçı göndermişlerdi bize.
Arapça dualar okuttu,ezberletti.
Sözlü yaptı,tahtaya kaldırdı.
Duygu dizimi,
Okadar güzel ki;
Sanki güneşin doğuşu,
Sanki bebeğin uyuşu gibi.
Duygu dizimi okadar güzel ki;
Bir yangın vardı,
Ürkkütüyor, korkutuyordu.
Bir yangın vardı,
Hep körükleniyordu.
Ağaçlar yanıyordu,
Evler yanıyordu.
Koşturup tepeye çıkan atları,
Tayları dişleyip kovan atları,
Seyrediyorum bizim çayırda.
Tepiniyorlar durmadan.
Niye hep koca herküller diyorum.
Tayların yokluğuna üzülüyorum.
Gözüm görmek ister insanı mutlu.
Gönlüm kılmak ister onu umutlu.
Bir hayat hülyamda pembe bulutlu.
Yağmuru okşuyor ıslanmış tenı.
Gönlümde bulut yok günler hep ayaz.
Harç gibi kullanılır ünsüzler,
Ünlüler arasında.
Bizim alfebemiz.
Ülü ve ünsüz.
Yirmi biri ünsüz,
Ne ezerim üzümü,
Şarap için.
Ne de içerim şarabı
Muhabbet için.
Ne ayagının tozunu,
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!