Ahmet Oğlu Mehmet'in Manzumesi

Göktuğ Ziya Özyürek
12

ŞİİR


5

TAKİPÇİ

Ahmet Oğlu Mehmet'in Manzumesi

Rus gavuru harb açmış bize,
Koş Ahmet'im koş. Yetiş.
Ayağından vurulduysan bana ne?
Sürün Ahmet'im, savaş!
Mektup gelmiş hanımından eline,
Oğlun olmuş Ahmet'im, al son tas hoşaf.
Ne demek Ahmet'im, hadi ateş!
Esir mi düştün? Çıkar ya bir hoş af.

Çıktı çıktı o af. Hadi gel yurda,
Bak hanımın bekler şurda,
Kapı önünde beben, yanında imam,
İsim verilecek küçük çocuğuna.
Aman Ahmet'im, Oğluna "Mehmet" demişsin,
Hayırlısı olsun Ahmedim, adansın adak çoğuna.

Yine bir ulak geliyor Ahmet'im
Ne diyecek acaba bekleyelim.
Yine savaş çıkmış, beklerler seni.
Düşman el atmış yurduna
Çek sen de özündeki bozkurda.
Ohoo! Ahmet'im... Her savaşta bozkurt olsak,
Altaylara kadar kurt pençesi olmalı her yer.
Oraya koş Ahmet'im, buraya gel Ahmet'im. Şimdi ne ola?
Kafir düşmanın kurşunu seni bula.
Hay aksi. Daha Memedin bekler seni.
Artık ilk namazı sabah ezanıyla değil, cenazende kılacak.
Bak sen şu kara talihe. Baban şehit,
Yetim kal da vatansız kalma Mehmet!

Büyü Mehmet! Yavru Mehmet, oğul Mehmet;
Sen de uğraş, eksik olmasın üstünden zahmet.
Baban gibi fedai ol sen de kuralsız Mehmet!
Vatana adak ol Mehmet, şehitlere şahit...

Sene 1912 Mehmet, Trablusgarp'a koş.
Savaş, baban gibi savaş!
Bas tetiğe! Karşındaki sana av, aş.
Yırt üstündeki emperyalist perdeyi,
Gerçek yarınlar senindir!
Yak, sana atılan yabancı cerideyi;
Gerçek akınlar senindir!
Olmadı Mehmet, olmadı, başaramadık.
Trablusgarp gitti Mehmet, hiç aramadık.

Neyse Mehmet, memlekete dön bakalım.
Döndün, bak evleneceksin baban gibi.
Davullar çaldı, halaylar çekildi,
Düğün oldu, umutlar ekildi,
Ve üç ay olmadan yine haber geldi.
Hadi bakalım at üstünde koştur,
Erzurum diyarından Balkan'a.
Vatanın savunulması hoştur,
Aldırma, sana ağlayan anana.
Sil göz yaşını, son bir buse kondur sevdiğine
Erkek adam ağlar mı oğlum, için yansın nolacak?
Nolacak ya, unutulur gidersin, atarlar mezara...

Balkanlar zor mu Mehmet?
Savaş kolay değildir.
Gün ola hayrola Mehmet,
Hayır, olmuyor deme hemen,
Gün doğarken bir gün tan yelleriyle,
Buluşacaksın sevdiğinin elleriyle.
Şimdi Şarköy'desin,
Çıkarma varmış,
Çık o zaman bekleme.
İstanbul'dan öyle dediler diye,
Binlerce Türk şehadete erdi
Gözünün önünde vatan evlatları eridi,
Ne yapabildin Mehmet?
Daha ordu dağılmadan Balkan'dan devam
Koş be koş; attan hızlı koşuyorsun artık,
Edirne mesken oldu, kurtuldu Edirne!
Zabitlar geldi, diyorlar ki yaraları sardık
Ne yarası arkadaşım söylesene!..
Bir Enver var başımızda şükürler olsun.

Sol yanımda Bakü, sağ yanımda Edirne,
Tepemdeyse tuğ kaldıran bir yaver var, yaver!
Kerkük suçsuz günahsız yakılmasın diye
O var başımızda o! Başkumandan Enver!

Mehmet, dönüş yolu görünmüş sana, dön artık evine.
Ben demedim mi Sevdiğinle buluşacaksın diye?

Ee Mehmet'im, seni rahat bırakır mı bu manzume
Daha yeni çocuğun olmuşken koş sen cihan harbine.
Ziya koymuşsun çocuğunun adını,
İnşallah halkına da bir ziya olur.

Mehmet, Çanakkale'ye gelmişsin.
Allah kolaylık versin.
Sabaha karşı beş vaktiydi,
Bombalar patlayarak can alıyordu,
Arkanıza düşman birlikleri sarktıydı,
Allah'a dua edip de savaşanlar kalıyordu.
Allah! Yandın be Mehmet'im.
O yara nedir öyle gözünü seveyim?
Şarapneller dolmuş bacağına
İstanbul'a tedavi olmaya git şimdilik.
Marmara'da bir Türko madam, beyaz bir vapurda
Dalga geçiyor senle,
Sırf kendi için bu hâlde olduğunu bilse de...
Vay be! kafanı nerelere vurursan vur da,
Seni savunur bir yiğit, Atsız sansız olsa da...
İyileştin artık yeter,
Mehmet'im üzgünüm ama,
Hınçak evinizi yakmış,
Ziya da iki tahta arasından bakmış
İzlemiş yavru, ne yapsın?
Annesinin çığlıkları arasında köyü terk etmek durumunda kalmış.

Sene bin dokuz yüz on sekiz,
Onca savaşa girdin de neye yaradı?
Osmanlı yenildi, pasta gibi yenildi.
Hadi güneyde üç dilim
Doğu'da iki dilim.
Mondros imzalandı, manda olduk,
Hayır hayır, hayvandan da beter olduk!
Vatan bağrında düşman hançeri,
Yok mu kurtaracak bahtı kara maderini?
Vatanın bağrına düşman dayasın hançerini
Sarışın Paşa, İstanbul'da, o kurtaracak!
Şol yanında darağacı, sol yanında mürtekipler,
Başlasa da sömürmeye masadaki talipler
Sarı paşam kurtaracak,
Kurtaracak, memleketin bahtı kara maderini!..

Nihayet bin dokuz yüz on dokuz,
Mehmet uyan!
Sarı paşa çıktı yollara
Kara Mehmet Çavuş Fransızlara kök söktürüyor
Osman Nevres kokulu bir direniş başladı
Bir öldüysek üstü karlı Kafkas dağlarında,
Bin dirildik Erzurum, Sivas bağlarında!

Mehmet kalk ayağa,
Ayağın aksak olsa ne olur,
Timur da aksaktı.
İçindeki şeytanı değil, aydınlığı çıkar.
Çıkar çünkü sana seher olacak,
Sakarya'dan bu yana rehber olacak.
Anadolu toprağında,
Ağustos 25'in gecesinde,
Sana ışık olacak.
Bir sonraki günün sabahında,
Çıplak ayağına çarık,
Açlığına azık olacak.
Aydınlığını çıkar Mehmet!
Yarın, esaretine hürriyet olacak.

Ziya'nın ad günü,
Dünki gecenin sabahı,
Ziyalı günlere yürüyor oğlun,
Bak hem de seninle sırt sırta.
Düşman azgın bir sel gibi gelse de
Sizin sırtınız yere gelmez artık!
Son hamle, son akındır,
Ulu bir zafer yakındır.

O zaferle gerçek yarınlar senin oldu Mehmet,
Ziya'n ile doya doya sarılabilirsin,
Türkiye özgürdür Mehmet!
Kemalîler kazandı,
Tek bir düşman kalmaz artık,
Türkler ocağını bırakıp gitmez artık
Süngüler bize batmaz artık.

Hangi süngü bata Türk'e
Tanrı ömür kata Türk'e
Apaydın bir gelecekten
Selam olsun Atatürk'e

Göktuğ Ziya Özyürek
Kayıt Tarihi : 13.12.2022 22:54:00
Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Şiiri Değerlendir
Yorumunuz 5 dakika içinde sitede görüntülenecektir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!

Göktuğ Ziya Özyürek