İçinden iftar sesizliğiyle geçen
O ince ayrıntı ; sır değil artık...
Yüzünü sana dönmüş ne kadar mavi varsa
Ben kandırdım hepsini
Sen geçerken gecemin sabaha karşı yanından
İçimin senfoni orkestrası
Çamura şekil veren ellere...
Ve o ellerin sahibine...-Şule'ye-
Maviciğim...
Yokluğunun elliikinci satırında
Bütün kelimelerini çizdim seni yazan cümlelerin...
Tüm bir yaşamın yanılsaması,
Almanın yolu vermek değilmiş...
Alamamakmış vermenin koşulu..
Bu gün bir kitap aldım.
Kendime; hediye...
Adı : Anladım...
Bu gün benim doğum günüm;
Ağladım...
Soyadın; gecelerimin sönmez ışığı...
olmayınca yüzünün yanılası kıvrımları...
olmuş olmanın ne anlamı var.
bir bahar...
ama yaşanılması gereken yüzünün hüzün mevsimi
şöylesine kıvrılıp yanına sığınmak
bu mültecilik senin ülkende güzel
Mekan saray kokuyor : Çırağan Çırağan...
Vakit kelimelerin canını alma vaktidir.
Genç bir adama en derin kuyulara bile bağırılamayacak bir sır veriliyor: 'Aşk'
Çok noktalı bir cümle kuruluyor hayata dair : 'Yaşamak...'
Şimdi bizim acımızı bir mavzer kurşunu sarar.
Bu türkünün güzdür notası...
haykırmak istersin bazen..avazın çıktığı kadar..
bir tsunami gibi duvarları yıkmak..içinde patlar da volkan..sesin duyulmaz..
çoşumcu çavlanlar dolanır içinde bazen..damarların gerilir..
uzak,mavi denizlere karışmak istersin..kara delikler yutar..kurur kaynakların..
ah..ömür dediğin..biteviye çalan bozuk plak..
ey.. aldanışların abonesi.. şövalye ruhum.yeter devindiğin..
ateşten kalemle buza yazılı
bir şiiri çağırıyorsun...
ne zaman çıksan karşıma...
diz dize geçmeyen ömür
dize dize savruluyor enkarne düşlere...
kuantal aşk...
gergefinde anın..
akrebini sokan yelkovan...bir an-ı-yı didikliyor
kanatlarını yitirmiş bir papağan...
ah... şimdi daha bir usumda dolanır
fiyakalı bir filim sahnesi gibi.intihar...
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!