Zamanın üstünden geçtiğimiz oldu ,
deliliğin sularına çıplak ayaklarla girdiğimiz
ve bitmeyen aşıklık halimiz
uzaklara giden kuşlar gibi
bırakıp gidişimiz , divaneliğimiz...
sen gözleriyle adamı delik deşik eden,
dudaklarında darağıcı taşıyan,
güldümü lale bahçesi,
ağladımı dolu dizgin yağmurlar,
aşkı çakan şimşekler,
aklı bir göl kıyısı ayazı
Yüzün hüzün kokardı kokuşmuş,sefil yaz akşamlarında;
işte ben en çok bu kokunun masumiyetini severdim
ve en çok böyle akşamların gecelerinde mahvolurdum. Ilık yaz
gecelerinde bir yüzün bir de bu masum hüzün kahretti beni.
sahildeki kıza’
Eprimiş bir yanlızlıktı seninkisi
hiç kimseninkine benzemeyen.
Sıkılgan akşamların
donuk ritimleri atardı kalbinde
louis armstrong biraz sus ne olur,
tren daha yeni kalktı,
beni ona götürecek, onu bana getirecek
dakar'da bir mayıs sabahı
öğrenciler kavga ediyorlar stanbul'da
ne kavgalara girmedikmi bizde
Geceyi geçiripte üstüne
söyle nereye gidersin
bir aşktan kaçarken
esir düşen ben
gülüşüne sığınırım.
Gözlerin yağıyordu gözlerime
ıslak mayıs akşamları
ve apartman girişlerindeki
hanımeli oluyordu teninin kokusu
uyandığımda bir temmuz sabahı.
Seni sana çarpar
yüzün ekşitir.
Sesin depremden
arda kalan
yangınlar olur ;
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!