AK TOPRAKLARIN KIZI
Gözlerime geceler düşer,
Ve gözlerin düşer aklıma.
Bir kış sabahında Ceyhan gibi,
buğul buğul.
Bahar gözlerinden yedim vurgunu,
Bir sevda indi sol tarafıma.
Ne elim tutuyor,ne de ayağım,
Beynim iflâsın eşiğinde.
Siyah saçlarınca dağılmışım bir kere,
Daha uyanmadan bir gece vakti,
Sinsi uykularda bitti düşlerim.
Ve, kör karanlıkta bir kurşun sekti,
Henüz başlamadan bitti düşlerim.
Nakış nakış taş duvara işlendim,
Aşkın yaşı yoktur,
mantığı da
adaleti de.
Bir sonbahar bahçesinde açan gonca gibi
açtın yüreğimde.
Bir daha solmamak üzere,
Uyuyup seni görüyorum, uyanıyorum seni.
Islak topraklar gibi burnuma kokuyorsun.
Yıldızları söndü tek tek Elbistan akşamlarının
Gökyüzü ağlıyor yokluğuna,
ben ağlıyorum.
Kâinat ölüyor,
Varlığın bir kış güneşi kadar kısa oldu.
Bir geceyarısı gelmiştin,
yine bir gün ortasında gittin,
gün dönmeden daha.
Ey; gizli sevda'm, suçum, günahım,
Gün ortasında kaybettiğim hazan sabahım.
Bu kaçıncı sene, bu kaçıncı ay,
Seni bekliyorum, sen gelmiyorsun.
Ölümün adı var, can vermek kolay,
Seni bekliyorum, sen gelmiyorsun.
Sensiz geçen zaman sabrımı aldı,
Ağlama, ağlarsan gözyaşlarını
silecek el bulamazsın bebeğim.
Dağlar yoracaktır ayaklarını,
gelecek yol bulamazsın bebeğim.
Mutluluk buluttur avuçlarında,
Ananın elini öptüm dün,
Anamızın.
İçim titreyerek.
Sende kaç kez öpmüştün o elleri,
Bayram sabahlarında,
Bayram harçlığını bekleyerek
Girdabına düştüm çaresizliğin,
gümüşten gecelere düşler adarken,
Gökyüzünden aldım yıldızları,
Güz gülleri ile bezeyip kapına geldim.
Girdabına düştüm çaresizliğin.
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!