Sabr eyle, gönül, derdine derman gelür elbet
Sen hastaya bil şöyle ki, Lokman gelür elbet
Aşkı edegör başına tac, deme mecazî
Aşık olanın gönlüne irfan gelür elbet
Ey rahmeti bol pâdişâh,
Cürmüm ile geldim sana,
Ben eyledim hadsiz günâh,
Cürmüm ile geldim sana.
Hadden tecâvüz eyledim,
Zulm eylemez nâsa zerrece Hudâ,
Lâyık olduk geldi bize bu şifâ,
Amele göredir herkese cezâ,
Taksîr iden lâ-büd cezâsın bulur.
Kalbinden adâlet merhamet gitti,
Çıktım vatandan gittim Hicaz'a,
Dağ u çöl bana gülîzâr oldu.
Yalınız yayan râh'a azm itdim,
Köşküm sarayım kûhisâr oldu.
Sensin velîler şâhı,
Yâ Hazret-i Mevlânâ!
Affet şu ben gümrâhı,
Yâ Hazret-i Mevlânâ!
Bed-kâr-u-âvâreyim,
Aradım bulamadım Rûm’da Hicaz’da
Kandedir ey gönül bilmem durağın
Eğlenüben kaldın aşk-ı mecazda
Hakikat râhına gitmez ayağın
Acep niçin gelmez uyku gözüne
AHMED KUDDÛSÎ
Anadolu velîlerinin büyüklerinden. İsmi, Ahmed bin Hâcı İbrâhim'dir. 1769 (H.1183) senesi Rabî'ul-evvel ayının on birinci gecesi, Niğde'nin Bor kazâsında doğdu.
Büyük bir velî olan babası, rüyâsında üç ay gördü. Ortadaki ay diğer aylardan daha büyük ve parlaktı. Bu rüyânın ...