seyda yaksın kalpleri
eritsin pas kirleri
kaçma geri, gel beri
seydaya gel sevdaya
ne haldez olursan ol
Bak dağlar hüzünlü gene
Nemlidir gözleri giden sevgiliye
Dönüşü olmayan hicran yarası
Söyleyemez hadi git güle güle.
Bir hançer saplanmış sine üstüne
Aslın nedir,düşün kendi kendine
Verseler dünyayı alsan eline
Konulacak bir gün tabut öynüne
Gideceğin başka başka ilmi var
Güvendiğini başka başka yermi var
Al murşidim irşad eyle
geldim sana kabul eyle
bu kapı bir yüce kapı
mah geldim sen mamul eyle.
Güçten düşüp bükülmeden
Aşk denen o şey yanmadan olmaz
Öyle bir ateşki yandıkca solmaz
Yunusun çöllerde yanması gibi
Gerçek bir aşk ile sevmeden olmaz.
Gecelerin gündüz, gündüzün gece
Ne kadar zor imiş ayrılık mısraları
Sankı dizin yapmış kısacık asırları
Öyle zor öyle zorki ayrılık denen kelam
Bir türlü sayamadım, karıştı sıraları.
Beyhude bekledim gelecek yarın
Serpildi üstüme tozları karın
Belkide açıldı bağrı toprağın
Bu günden yarına yoncu gibiyim
Açmayın yaremi ben bir dertliyim.
Gitme o yollardan,sonu hüsrandır
Pişman olacaksın, geri dön kişi
Aldatmasın seni pembe hayaller
Sonun hüsran olur, geri dön kişi.
Hayatı tozpembe gösterir sana
Çilesiz aşkına kurban olduğum
Cemalin nuruna doyamıyorum
Tertemiz sevdanla yuğurulduğum
Kaldırıp başımı göremiyorum.
Kaşların yay gibi başında tacın
Bilirmisin acep neyim
Yol üstünde bir faniyim
Bir gün ansız ecel gelir
Onun için ah eyleyem.
Dönüşsüz yola girmişem
sayın hocam şiirleriniz mükemmel yorum yapmak haddimiz dışıdır tek kelimeyle harika anlatımlarınız var okuyupta ders alanlar olur inşallah saygılarımla hasan karabay