Ya Hızır;
Hınzırlaşan gözümüz,
Nasıl tanısın seni?
Sabrımız Musa'dan az,
Gölgemiz uzunken cesedimizden,
Düşlerim açıkta...sorgudan beni sordular!
Hep düşerim aşka...korkudan teni vurdular!
Binlerce yangına; gözyaşı,kan,ter akıttım.
Bir anlık aydınlık için ilk yanan yakıttım.
Ayakta tutar; anamın sütü,edindiğim bilgi,
Dindiğim an ulaşır, göklerden gelen silgi.
Bu dünyada; taşınmaz yük yüklenmez sırtlara!
Sinmez kötülük, mecrasından akan yurtlara.
Tek feryat yükselse, ezik sinemiz inlenir.
Şevkle okunan türkümüz,dağlarda dinlenir,
Düşer kukla devletler...tüm azgınlar kinlenir,
Büyüdüm anne,
Senin saçlarına ak düştüğünde,
Üşüdüğümde anladım bir gece...
Hangi suda yıkansam da,
Arınsam itiraftan korktuğum günahlardan,
Damla damla damıtarak doğurdum aşk gölü!
Kur(t) ulsun gül çocuklar...yeter olmasın ölü...
Kendimle o kadar çok kalabalığım ki,
Rüyalarımda dahi yer yok üçüncü şahıslara,
Değil ki an be an dirildiğim gündüzümde olsun!
Sakın kaymasın gönlün dostum!
Bir an da olsa, titremesin ayakların...
Çakmak çakmak gözlerin öğle bir aydınlasın ki,
Milletin gerçeği bilsin,
Sana bu günü reva görenler de daha fazla sevinmesin!
İyi bilirsin sen de;
Toparlanın vakit tamam!
Gül çocuklar halka halka büyür tüm alemde!
Gülüstana yolculuk var,artık söz kalemde...
Toparlanın akit tamam!
Ufukta diriliş bekler, özlemle gölgeler!
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!