Yine bir akşam geldi, içimde bir korku var
Müjdecisi mi yoksa bir azim felaketin?
Mahkeme-i kalbimde nihayetsiz sorgu var
Sorulan çürük malı beynimdeki marketin
Leyalde aşk-ı nehar havfa rücu ediyor
Bitmiyor derdi ömrün, hayat böyle gitmiyor
Vur diyorum feleğe, nedendir incitmiyor
Dediğini demeye boynu bükük bir gülün
Değil üç beş lakırdı, koca ömür yetmiyor
Saklanır bazen hayat, bir dolap kapağında
İşte elim bir akşam, yine sıkılıyorum
Çok mu içtim de başım dönüyor sarhoşluktan?
Bir salat-ı hazini edaen kılıyorum
Son sür’at düşüyorum ruhumdaki boşluktan
Nedir bu önümdeki sedd-i Zülkarneyn misal
Dün alem-i menama girdim de pişman oldum
Çün rastgeldim mahbuba, heman kendimden geçtim
Çıktım reng-i vahdetten, andan derakab soldum
Tükenip ab-ı hayat, zehr-i Kadriden içtim
Yandı yine yüreğim, ayrıldı zerratına
Bütün dünya karanlık, bir tek parıltı kalmış
Duracak o da sönse şu feleğin çarkları
Tüm insanlık ölümün bataklığına dalmış
Bari onlar dalmasın, kurtarın çocukları!
Her taraf sivri diken, bir tek gül var ortada
Çocuklar güller gibi çiçeklerdir diyorum
Yetmiyor kelimeler, hiç kifayet etmiyor
O güllerin içinde Enes yektir diyorum
Maşuk ırak olunca aşk sirayet etmiyor
Bir siyah gülde gördüm çocuktaki cevheri
Nedir şu istikrar ki, meftunuyum yıllardır?
Belki bugün kaybettim, belki de asırlardır
Şimdi kizbe hacet yok, tanışmadım hem asla
Çün kestim festekımi bir mülevves makasla
Bugün şöyle bir gezdim bizim eski mekanda
Yazık hayat tükenmiş, aşk kalmamış dükkanda
Ne bir ışık yanıyor kalbime nar verecek
Ne bir rüzgar esiyor ol narı söndürecek
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!