Mazinin sükunetiyle sersem olan çocuk
ağır zamanın dengesizliği üzerine abalı
ibliszede mahluklar kuşatmış dört yanını
anka kuşları adeta
öldükçe çoğalan kara sürü
dirile dirile yozlaşıyor.
'Seni tanımayan yok bu şehirde'
Mısralarımın gizinde deşifre oldun
dışkıların bütün sokaklarda afiş
bunu sen istedin benden
seni makyajlayıp piyasaya sürdüm
Güzelliğinin saflığındaymış cellatlığın
sana koşmamaya yeminli sözlerim
ölümü davet ediyor artık hislerim
tüm düşlerim ölümün habericisi...
korkularımı kahkahamla harmanlayıp yerküreye adıyorum...
Bir bilseydin acı veren o gerçeği
mabedimdeki öksüz benliğimi
uzağımdaki savruk düş bekçisiydin
gitmelerin nebze nebze derinliğime işledi
bir öyküde sen yazdın yüreğime
Ağlamayı özledim bu gece
kan kusa kusa gebermeyi arzuluyorum
akan kanımla seni yazmak istiyorum
son satırlarım suskunluğumun çığlığı olsun
belki gün gelir biri sana şiirimi okur
ve belkide şiirimle mutlu bir sona yelken açarsın
'hüzün bu gece epey demli
şimdi sikim nasıl fantezileri becerecek
ah bu maneviyatımın sadık hali...'
Şimdi ne kadar uzak görünüyor son fantezimiz
son hamlemi bile hatırlamakta zorluk çekiyorum
Varamadım o bilinmezliğe
azaplar hala üzerimde bir lanet
bir ıssızlıktı oysa tüm arzum
derin bir uyku ve hiçlik.
Ölüm hala ulaşamadığım bir evre
Ne olur git/me heybemden
sancılar nebze nebze yitiriyor beni
acı gerçekler ziyan ediyor yalanları
çoğul bir sevdada isyan etme
kal/ma masalların gizinde
ah savrulmuş yıldız ah!
Yalnızlığın derinliğinde yavaş yavaş kayboluyorum
inzivaya çekilme arzusu ve korkusu
dahada çekilmez kılıyor yaşamımı
karmaşık hisler sendromunda ufalanıyorum
sendeliyor yaşamım ve düşlerim
hüzün vazgeçilmez misafirim
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!