SON PİŞMANLIK
1.SAHNE
(4 çocuklu bir aile 16 yaşındaki Samet TV de kurtlar vadisini izliyor,15 yaşındaki Ayşe kitap okuyor, 11 yaşındaki Tanju ve 8 yaşındaki Rıdvan oyuncak silahlarla kovboyculuk oynarken anne telefonda arkadaşıyla dedikodu yapmaktadır.)
ANNE : (Telefonun diğer ucundakine) Kız Fatma bizim sevda varya her gün dayak yiyormuş kocasından, geçende görmüşler gözleri mosmormuş…Yaaa gerçekten …Ay inanmıyorum. O yelloz Nuray yokmu onun kızına da görücü gelmiş tam on tane bilezik alacaklarmış. Ahhh cahil kafam ahhh… Zamanında kaçmasaydım banada on çift bilezik alırlardı. (Kapı çalınır gelen evin babasıdır)
BABA : Hanım yemek hazırmı? Açlıktan öldüm yav
KUTSAL MEKANIMIZ.
Mekke miz, Medine miz canımız ciğerimiz,
Ve bir de Mescid-i Aksa lı Kudüs şehrimiz,
Tevhid inancını temsil eden ilk kıblemiz,
Bu gün ne halde dostlar, bizim Filistin imiz?
HUZURLU YAŞAMAK
İnsanca yaşamanın, mutlu olmanın yolu birlik ve beraberlikten geçer.Birliğin beraberliğin olmadığı yerde huzursuzluk olur.Sevgide ve saygıda,dostlukta ve barışta birlik ve beraberlik yüce dinimizin de emridir.Ailede,iş hayatında ve sosyal hayatta sağlanan birlik çevremize de,milletimize de,ülkemize de artı değerler kazandırır.Daha güçlü bir toplum hayatının oluşumuna katkı sağlar.Zira sıkıntıların,huzursuzlukların ana ilacı sevgidir,diyalogdur.Sevgi ve hoşgörü olası problemlerin çözüm kaynağıdır.Maalesef geçim sıkıntısı,gelecek kaygısı,makam mevki beklentileri,insanları bazen negatif düşünmeye de itebilmektedir.
Birlik beraberlik ve pozitif düşünmenin önemini daha iyi anlayabilmemiz için, işçi sınıfının tarihsel gelişimini kısa da olsa bilmekte yarar var.Dünümüzü ve bugün bulunduğumuz yeri iyi bilmeliyiz ki,daha mutlu yarınların temelini atabilelim.
Dünyada sendikalaşma çabaları 1800’li yılların ortasına doğru başlamıştır.İşçi sınıfının o tarihlerdeki ilk amacı elverişsiz çalışma ortamlarının iyileştirilmesi,18 saatlik günlük çalışma süresinin azaltılması, insanca yaşayabilecek bir mekan ve ücret sağlanması idi.O dönemlerde iş kazaları, meslek hastalıkları almış başını gidiyordu. İşçilerin ortalama ömürleri 40 yaşlarını geçmiyordu.1857’de Amerika’da 40.000 dokuma işçisinin insanca yaşamak, insanca çalışmak isteğiyle greve çıkması sonucu çıkan olaylarda çoğu kadın 129 kişi yanarak can vermişti.1874, 1877 yıllarında işçi direnişlerinde onlarca kişi idam edilmiş, birçok kişi zindanlara atılmıştı.Yine Amerika’da 1 Mayıs 1886 ‘da 8 saatlik iş günü için 80.000 kişi direnişe geçmiş, bu sırada çıkan olaylar sonucu birçok insan ölmüş dört işçi lideri idam edilmişti.Dili, dini ayrı olsa bile daha insani çalışma şartları uğruna can verenleri rahmetle anıyoruz. Hamd olsun o günler geride kaldı. Sendikalar şimdi işçilerin hak ve çıkarlarını koruyan toplumsal bir örgüt olmanın yanında, toplumsal ve siyasal hayatta demokrasinin güçlenmesine de katkı sağlamaktadır.
Geriye dönüp baktığımızda bugün biz çalışanların çok şanslı olduğunu düşünüyorum. Elbette ki başta ekonomik yönden olmak üzere birçok sıkıntılarımız var.Ama bugün çalışma koşullarının iyileştirilmesi, iş kazalarının tamamen bitmesi için işverenler de en az işçiler kadar çaba sarf ediyor. Elbette ki her şeye rağmen yine ufak tefek de olsa iş kazaları meydana geliyor.Ama bunların önüne geçmek adına samimi bir çaba var.Bu iş sağlığı güvenliği seminerleri, ilkyardım eğitimleri, kılık kıyafet, alet edevat seçimi, risk analizleri vs. çalışmalarda net olarak görülmektedir.Tedbirler alınıyor, gürültü seviyeleri,ışık şiddetleri, sıcaklık ölçülüyor. Çalışanlar periyodik olarak sağlık taramasından geçiriliyor. Bu yönde ciddi harcamalar yapılıyor.Tozsuzlaştırma, çevre temizliği, çalışma yerleri ve sosyal tesislerde hijyenlik birçok fabrikanın olmazsa olmazı olmuştur. Kısacası insanlar 40 yaşlarında ölmüyor artık. Çalışanların motivasyonu, takım çalışması ruhunun oluşumu için yoğun bir çaba söz konusudur ki, bunlar geçmişe nazaran çok ciddi kazanımlardır.
Hayat yolunda yorgun bir yolcuyum, Acılarla çilelerle doluyum.Yıkılıp kalacağım bir gün, Nerede ve nasıl, İşte onu bilmiyorum.
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!