Yerküre mi kaldırır bunca acıyı
Yuttu anne, baba, kardeş, bacıyı
O en kara yılın ağustos ayı
Toz duman içinde bıraktı kader
Ne elim hadise canamı baksın
Bozuldu bağlarım borandan selden
Dostlarım da çaldılar hep ayrı telden
Sandımki fayda var ağyardan, elden
Cana kastı varmış elin bilmedim
Güle hazan değmiş gibi rengi bed oldu
Bir soru sorsam size
Dikene baş koydunuzmu
Harlı alev üstünüze
Örtüp uyudunuzmu
Yapayalnız kapkaranlık
Diyarbakır ortasındayım
Günün ortasında
Ömrün ortasında
Kahpe bir Pusu'nun ortasında
Öylece kalakalmışım...
Ben elçiyim
Mecnûnuyum bir Leylânın gecem, gündüzüm Leylâ
Meskenim çöldür benim izlerim tozum Leyla
Sancım gezer benim ile canıma saplı hançer
Nefes alsam canım yanar katle fermanım Leyla
Göğe baksam saç telinden yapılmıştır yıldızlar
Gördü hakikati gören gözlerle
Dili döndüğünce dedi Mahzuni
Ömür müddetince elemi gamı
Soğan ekmek gibi yedi Mahzûni
Yaşadığı müddetçe yüksek bir sesle
Medet ey sevdiğim ey gülizarım
Bülbül oldum sana neyi beklersin
Günbe gün artmakta şu Ahüzarım
Ah çekmekten öldüm neyi beklersin
Nedir istediğin yoksa canımmı
Seyrani ki hak yolunu gözetti
Seyrani ki hakikatten söz etti
Terk-i diyar etti kendin özletti
Resûlû zişânın komşusu olsun
Gönlü koca Anadolu toprağı
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!