ben kimsesiz, kirpiklerini
siyah siyah yudumlarken
göçüyor o kibrit kutularlı
ve gazoz kapaklı maden
dalından bir bir kopardım kuşları
yüzüme gizlediğim dağ
sesleniyor geyiklerine
iki kavallı bir çobandım ben
iki çuhalı bir çobandım
iki zavallı bir çoban
bir şiiri
seni son defa düşünerek yazıyorum
hatırlamayacaksın biliyorum ama
ilk şiirimi de sen yine birini böyle
kör-kütük beklerken yazmıştım
allah ne güzel affeder
açılınca beş vakit avuç
beş vakit gül
bin tepeden kuş getirir
bu kafes, bin dereden su
kaç kuyudan yûsüf
bir elîf miktarı gül diye
bi' kur'ân miktarı baktım
ezber ettim yüzün, hâfiz oldum
ya'kûbsuz kaldım, kör kuyuda
rüyada kör, kör suda
gül sayıkladım, çiçek unuttum
bi kuyuya düşsen kim olsun
istersin yanında
mesela ben kuyuya düşsem
yanımda yûsüf olsun isterim
kim istemez
diyelim savaştayız
selam veren bulunmaz
insan bi' derde düşse
yaraları kapanmaz
insan bi' derde düşse
dilinden ahı düşmez
...
o pür ağılı
güldefneler
içinde
bir kanadım bıçkı
bir kanadım şüşe
yırtık bir
dilenci bohçası
gibi dolanıyorum
kapılarını…
ben kuklanım senin
aç perdeyi
birkaç nehir uzanıyordu
yay yeşili gözlerine
bir gondol gibi salladı bakışlarımı
esip çaldı rüzgar
o sabah antika bi’
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!