Yaptığının, herhangi bir insanın yaptığı pazar yürüyüşünden farkı yoktu. O bunu,
sadece,
neredeyse her gün yapıyordu:
Ayakkabılarını giymeye:
montu giyili,
bir şeylerin bitmesine dair arzumu ele alıyorum. sağ elime ve kaldırıyorum en tepeye. yürüyorum nerdeyim durmadan ben.
volta attıkça içinde olduğum seneler karşılıyor beni durmadan. on seneyim ben şu sıralar. duvarın bir nebze karanlıklaştığı noktanın gözlerimle buluşması sırasında merak ediyormuş gibiyim.
birilerini cebimde muhafaza etmek istiyorum. arzumun tepesinde. bir ses olsanız aşağı bakıp bahçeleri gördüğümde. bir kadın vardı rüyamda. birkaç anıdan bahseden.
fen
tam tesir kireç
gece yoyo masa
açılan eller
tırtıl masajı uzan
mı var da en yakın yürüyüş esnasında
bir küpe taksam şimdi,
ince kağıttan bir taç
cici bir şeyler taksam her duyuma,
veya cici demek uğrasa günde en az bir defa..
bunu düşlemenin yanında tatsızlık olmasa..
bir başı ve sonu var
kendini durduk yere üzüyor bu sihir
camdan bakan bir kadındı
birikintiyi atlayan bileğin halhalıydı
saygılı bir adamdı
Erkenden çıktım trene yetişmek için
Yine de hızlıca koştum
Hauptbahnhof’dan kaçarken
Başladı
camın yansımasında üşütmelerim:
küba’ya ve yaşayanlarına.
yıl 72.
nedir bir zorluk?
hırçın şehir, çarşaf çöplük.
kocaman kocaman ayakkabı dilleri almış halam bana
43 numaraymış sanırım
43 olmadığını ayak numaramın
tahmin etmek zor olmamalı
Kırmızı iplikler dolandıkça gün doğdu akademide.
İki kollar hareket etti. Bütün bedeni tarttı, bedenler düzeldi, bir olur gibi yaptı, bire çok yakın oldu.
Başlar eğildi.
uzun çimenlerin arasından bakıyorum
bakmak bile denemez
yatıyorum
ve belki ne haddime
uzun çimenlerin arasından
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!