Uçurumun kenarında yürüyen densiz bir ayyaş gibiyim
Tekinsiz adımlarla ilerliyorum, odaklanamıyor gözlerim
Kime gitsem hep ters gidiyor, mani olamıyor sözlerim
Acı tatlı gelmeye başlıyor, boş bir kutu gibi gülüşlerim
En tatlı günah sensin, karşı koyamadığım
Derme çatma bir ev gibiyim, ışıklarım sönmüş
Dün gece gelen ayyaşlar ortalığı dağıtıp gitmiş,
Camlarım kırık etrafım toz duman, sol yanım çökmüş
Çok dağıtmışlar içimi, dumandan ciğerlerim bitmiş,
Düşmüş bir melek gibiyim, kanatlarım kırılmış
Bir cam gibi senin uğruna parçalanmış yüreğim
Yürüyemiyorum, kendimi sevemiyorum, uyuşmuş ellerim
Hep bir hata var, artık gümüşlüğümde süs olarak durmuyor kadehlerim
Unutursun dedikten sonra, umursamamaya çalışırken karalandı düşlerim
Ama ben seni aklımdan kovalarım, ben kendimi toplarlarım
Kan kırmızısı bürümüş gözlerimi, adım karalanmış
Günahlarımı konuşurken insanlar, sevaplarım unutulmuş
Yağmurlar yağmış krallığıma, herkes susmuş, güneş batmış
Sevgiyle kozasına giren tırtıl, nefretle kelebek olmuş
Ellerim uyuşuyor, kalbim zar zor atmaya çalışıyor
Kış gibi gözlerin, içimi donduruyor
Titriyorum baktıkça, bacaklarımın bağları bir bir çözülüyor
Antik bir kent gibiyim, dışım da içimde çöküyor,
Tarihimi bilmeyenler boş boş duran bir ev gibi görüyor
Bilenler şehvetle bana bakıyorlar tarihimi, çok şey yaşadığımı anlıyor onlar
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!