Ahmet Beyoğlu Şiirleri - Şair Ahmet Beyoğlu

Ahmet Beyoğlu

Savur nazlı gülüşünü
Uçur çiçeklerini bakışlarımdan

Sen zümrüt yeşilinle bakmasan
Üşür içim, ezilir avuçlarım
Dökülür yapraklar ırmaklarıma

Devamını Oku
Ahmet Beyoğlu

bir alınyazısı saklıydı bende
anam gül kokusu bohçalardı...

yasaktı başa vuran sevdalar
yazgım, amansız bir seyrüseferdi...

Devamını Oku
Ahmet Beyoğlu


Tozu dumana katıp dörtnala rüzgâr gibi
Esip savurdun beni kovuldum maveradan
Bir avuç mercan ile zülfündeki perçemi
Alıp ödünç getirdim affeder mi Yaradan
Mevsim hazan mevsimi tüm yapraklar üşüyor

Devamını Oku
Ahmet Beyoğlu

Sular ısındı
Beyaz pelerinli adamlar indi dağlardan

Karanlık mağara kuytularında, susuz
Mağmum neşideler akıtıp içlerine
Çoktandır beklediler bu solgun ikindiyi

Devamını Oku
Ahmet Beyoğlu

rüzgâr kız masmavi güldü
çölde salınan sızlandı
eseydi ah bir eseydi
çakaydı berk savuraydı
gövereydi ufukların
bir sezişte bilineydin

Devamını Oku
Ahmet Beyoğlu

seni öyle sanmıştık...
kara bir bulut gibi, esmer bir umut gibi
şimşek çakışlı, yağmur bakışlı yâr gibi
yağmak için bir gönül arar gibi
seni öyle sanmıştık

Devamını Oku
Ahmet Beyoğlu

o içli bakışın
tüner avuçlarıma
minik serçen olurum
kirpiklerinde kurur tütünlerim
üşüşür gamzeler yanaklarıma
çiçeklenir ellerim

Devamını Oku
Ahmet Beyoğlu

Güğüm olmaz bakırın kalaysız gülüşünden
Aytozuyla savrulan gelincikler üşümez
Oltaya takılırsa mor güneş halkaları
Kılıcını kuşanan gebe kadınlar ölmez

Serviler tilkilerle çiftleşirse mezarda

Devamını Oku
Ahmet Beyoğlu

Ay doğar, tutuşur yakamozlarım
Gecenin kaçında ağlar şairler
Su kamışlarında nefes ararım
Divitler, hokkalar nâfile bekler
Ben artık çengiyim, yoktur kuralım
Ateşte küllenir tüm yaralarım…

Devamını Oku
Ahmet Beyoğlu

İnsan öğüten bir makinaya dönüşen bu dünyanın olanca acımasızlığı her ne kadar yürek aşındırmaya var gücüyle devam ediyor olsa da, susuzluğun had safhaya ulaştığı her demde bir vahayla karşılaşan çöl yolcusu gibi yenilenme ve tazelenme sürecini bir gök tuhfesi gibi hep yedeğimde buldum.

Yitirdiğim çok şey oldu. Gamze çakan fırsatlar da bende ganimet duygusunu körükleyemedi. Prim yapana dilbeste olamadım. İçimdeki 'hakikat' duygusunu hep pırıl pırıl tutmaya özen gösterdim. İç ahengimi bile isteye bozmadım, aksine bir ömür onu inşaya çabaladım. Soy metinlerin soy yaşamlar sunduğuna hep inandım. 'Söz'le olan anlam bağımı hep muhafaza ettim. Kendimle muhavere sığınağım oldu.

Şimdi durgun ve dingin bir deniz kıyısında ufukta belli belirsiz görünüp kaybolan pupa yelken bir karartının yüreğime bıraktığı ürpertileri okumakla meşgulüm. Anlaşılan hayat okyanusunun kıyısındaki bu huzurlu liman biraz çalkalanacak. Parmak uçlarıma vuran tuzlu sulardan anlıyorum bunu.

Devamını Oku