yanmış ayakları çingene kızının sıcaktan
sepetinde gülleri solmuş akşamdan
bülbül gülden uçmuş çiçeğe konmuş sabahtan
çamlar yanmış arı söğüde dadanmış sıcaktan
bal şekere karışmış tezgahtan
akşam sabaha girmiş guruptan
Bir simide, pardon direksiyona
Havuza sattın beni
Oysa Marmara'yı vermiştim sana
Salyasını akıtmadan önce,
Arabayı da
Ne araba kaldı ne Marmara,
nereye bakıyorsun serçe kuşu
siz de mi buradasınız mor çiçekler, buradan sel geçti!
kuşlar inmeyecek misiniz gökyüzünüzden
bugün bayram değil!
kırlangıçlar çoktan gitti, martılar bile uçmuyorlar
çuhaçiçekleri yeni uyanmıştı, tekrar uyudular
bu yara senden bana
gözümdeki damlalar senden kaldı,
mendilim sende,
sesimi düzeltmek
bende kalsın,
çalarsa telefonum
aldanma balıkçı koyuna
açmış deniz feneri koynunu sana
kalleşçe avlıyor onlar aldanma
kanımdan ama,
aldanma,
yaralarınla oynuyorlar
saksıdakiler kurudular…
bir şey yapamadım,
senden olmayan bir şey katamadım onlara
dokunamadım…
daha sonra
seni görünce hayalimde
oturduğun kanepede,
ellerin dizlerinde
çiy düşüyor gözlerime
seni görmeyince uyandığımda
hep tellerine vuran parmaklarıma baktın
perdelerine basan parmaklarıma bakmadın
sen beni hep işittin ama, duymadın…
susamış çölde bir yudum su verseler
içmem, susamasan da sen
ödüllense kimya eserlerim Nobel'den
istemem, yüzüme gülmeyince sen
yağmur yağsa da ıslanmam, olmayınca sen
ne zaman acıksam,
tencerede kaynayan yemeğe gider ellerim
emziğini düşüren bebeğin ağlaması gelir aklıma; titrer ellerim
utanır, bebeğin susmasından tencereye giden ellerim
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!