Sahile gidiyor musun yine yalnız başına
O eski vapura biniyor musun hâlâ
Bir simit alıp yarısını yedikten sonra,
Kalanını kuşlara atıyor musun arada
Ayrılıkların uzun ve titrek sesli türküsü çalarken bir yandan,
Bir istasyon elvedası büyür içimde uzaklara giden yârdan.
Üşür kalır ince parmaklar koparken avuçlar
bir yandan
Küçülür sürmeli gözler büyürken yere düşen damlalar yârdan.
Sahi, insan kaç cümleden ibarettir bir insanda?
Sadece harfler mi tanımlar onu iki satır arasında,
Yoksa gözler yeter mi o uzaklara daldığında?
Şimdi yeniden bilebilsek diyorum
Üzerine demir kokusu sinmiş o kompartımana,
Bilmiyorum, yine götürür mü bizi
Ömrümüzün en güzel istasyonlarına.
Salonunda sizi bekleyen bir kütüphanesi varsa evinizin,
O şehirde bir liman olmak zorunda değildir artık…
Uzaklara gidiyor yine uzun kervanlar
Zamanın dar çizgisinde dizili taş köprüler
Kıvrılan Tuna boyları, bir de göçmen kuşlar
Yağmursuz bir akşamda bile gözlerde damlalar.
Uzaklara gidiyor yine uzun kervanlar
Seni eskiler gibi sevmek geliyor içimden
Sabahın soğukluğuna aldırmadan evden çıkıp, sıcak ekmek almak gibi
Ayazda kimseye göstermeden, kapında oturup sabahlamak,
Doğduğun günde bir muhabbet kuşu hediye etmek gibi mesela
Seni eskiler gibi sevmek geliyor içimden
Sen neden bu kadar ilkbahardın
Avuçlarında büyürdü papatyalar
Önce saçına değer sonra eserdi rüzgârlar
Sanki cemâlinden kopmuştu bembeyaz bulutlar
Sen neden bu kadar ilkbahardın
Şimdi bir eylül daha sensiz geçecek,
yine solacak ömrümde bütün yapraklar
ve üşüyecek seni beklediğim tüm istasyonlar
Biz hep beraber kaldık bir şiirin satırlarında
Virgüllerinde anlamlar büyüttük ikimiz
Noktalarında belki biraz dinlendik ama
Üç noktalarında ömürler yaşadık yalnız ikimiz...
Her kıtasında ayrı bir bahar gezdik
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!