Yârim narin bağlama, tanburumun bam teli ortada, kundaklar altında.
Çekemem vuramam mızrabımı, çekerim ruha mil vuran ellerimi gönlünden.
Derimin altına işlenen nakışın ilmeklerini hiçbir aleme söktüremem.
Nerede kabri gözümüzün görebileceği güzelliğin
Gönlün işitebileceği iyiliğin hayaleti nereye musallat
Nedir eski zamanların bugüne süremediği rayiha
Alemleri bürüyen şilte nasıl döner yağlı urgana
Güneşin tesirini bile zehirledik yıllar yılı uğraşlarla
Kın Kıyamet - 01
Dünya da Yokuş; İnişi bela, çıkışı bir umut
Meclislerde sükût: Naiflere kem, kindarlara kın.
Geçmiş zamanın renklerini arayadur insanlık...
Gülünesi hallerimize ağlıyoruz, sesimiz yanık...
Neredeler şimdi yıllar yılı boyadığın tuvaller?
Gönlün sürdüğü boyayı neden gözyaşları siler?
Yapraklar soluyor, kuruyor binlerce tonluk ağaçların kökleri.
Toprak saçılıyor yerinden, karışıyor keskin ferahlığına havanın.
Zaman paslanıyor vardıkça geçmişten her adım ileriye.
Hayata akış veren sular kaskatı kesiliyor ıssızlık içinde.
Ne yaptık biz! Ne yaptık can veren yağmurlara!
Çığlık çığlığa yalnızım sarayımda, açılmadan bir an ağızım
Sessizliğim yankılanıyor, açsam sanki fışkıracak gibi gözlerimden
Nasıl bir lanetidir bu, üzerimdeki tılsımın
Çırpındıkça sıkılaşır, sıkıldıkça çırpındırır.
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!