Ahmet! Onun adı Ahmet. Bir köyün öksüz çocuğu. Kendinden ve pirinçten başka kimsesi yok. Pirinç; köpeği.
Henüz 18’ine yeni girmiş. Bir de sevdiği var sevildiğini bilmeden. İçten içe sevmiş onu Ahmet kendini bildi bileli. Ama şimdi biraz dertli. Evleniyormuş sevdiği...
Alev! Adı Alev. Ahmet’in sevdiği. Çocuk sayılacak yaşta daha 14. Ne anlar evlilikten, daha evcilik çağındayken. Onu alacak adamın 2. Eşi olacakmış. Kuma Alev. Bir başlık parasına, birkaç koyuna tav olmuş babası. “daha iyisi can sağlığı”
Ahmet balık tutar her gün. alır sabahtan kendi elleriyle yaptığı oltasını ve gider göl kıyısına.
Yine öyle bir gün. farkı göl kenarında ağlayan Alev. Elinde oyuncak bebeği. Ahmet’in konuşması olur şey mi? Alev bu Alev. Hem sevdiği hem de yarı evli...
-Neyin var Alev?
-Bir şeyim yok Ahmet.
Doğrusu bunu hiç düşünmemiştim..
Seni tanımadan
Hele seni böyle deli divane sevmeden
Yalnızlık güzeldir diyordum
Al başını, kaç bu şehirden