Yürüdük yüz yılda sert adımlarla ufka doğru.
Delerek karanlığı akın akın aştık zoru.
Bir meşale gibi Cumhuriyet hep göğsümüzde,
Görünür aydınlığı başka bir gözle her yüzde.
Bir nefes, bir nefes daha...
Bir nefeste biter ömür.
Bir nefes, bir nefes daha...
Bir nefes beni öldürür.
İki yağmur, biri yalnız...
Bu yağmur benim, bu rüzgar, bu tipi, bu fırtına
Ve mevsimlerin sıralanışı ardı ardına...
Benim yuvalanan, yemyeşil dağların sırtına:
Bu kuş, toprak, hava, su, insan... Bu memleket benim.
Gecelerime gizlice gel anne,
Hakikat örtüsüne bürünmeden...
Gecelerime gizlice gel anne,
Şu vicdansız zamana görünmeden....
Gözlerimden bir perde kaldır anne,
Sallasam düşer mi üzerime
Gök ağacın salkım yıldızları?
Başımda; ışıklardan,düşlerden
Düğün yapar mı peri kızları?
Ay eriyince gece suyunda,
Deli çaylara özenip gözlerim, çağlamayın!
Yanık gönlümü özlerim, ateşe ağlamayın!
Beni gölgelere dolayıp hüzne bağlamayın!
Yetmedi mi gayrı? Kuruttunuz iliklerimi.
Mavi bulutlar mıdır ki yedi kat göğü sarmış?
Ne hoş ey Allah'ım şu gezgin çınarlar kokusu!
Bir yanımda huzur bir yanımda göçmek korkusu...
Ortasında iki dünya: ab-ı hayat havuzu...
Duaların en ulusu geçti ömrü Yavuz'u.
Gönüllere sızıyor ak çeşmelerin yankısı.
Senin ellerin vardı
Tam yüz bin tane
Ve her elinde
İkişer, üçer boncuk
Ellerin
Beni sana hep bu havalar tutkun etti.
Esti rüzgar, tümce âlem seni methetti.
Sana sevgili, bir kerece bakmak yetti,
Ki gözlerim gözlerinde eriyip gitti.
Ey, gözleri bahtından da kara, badem!
Seni görünce tanrıbilir mi Âdem?
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!