Ahmak Kim Şiiri - Yorumlar

Oğuzkan Bölükbaşı
847

ŞİİR


21

TAKİPÇİ

yaban ellerdeyiz
aban abalıya
ban yağlıya ballıya
sonra elini sallaya sallaya
yala
bal tutan parmağını
bulmuşun

Tamamını Oku
  • Haldun Hakman
    Haldun Hakman 08.03.2004 - 00:17

    Sayın Akdamar, yazıma verdiğiniz yanıt için öncelikle teşekkür ederim. Bir nokta hariç ki 'ahmakça' sözcüğü kastını aşan bir sözcük diye algılamak istiyorum ve böylece bilincime çıkarıyorum.

    Öncelikle yazınızdaki en temel noktaları eklektik(seçmeci) bir biçimde cımbızla çekmeksizin geneline ilişkin bir eleştiri yapacağım. Benim söylediğim ne varsa tersini söylemeyi 'marifet' bilmişsiniz ve topyekün bir reddi miras tavrı içinde bulunmuşsunuz. Hangi mirasın reddi mi? Estetik Bilim haline gelinceye dek, geçilen evrelerin tarihsel gerçeğini gözardı etmişsiniz.

    Ben varılan konumdan sözediyorum, siz ise tarihsel süreçte rastgele seçtiğiniz bazı 'düşünsel' düzeylerle yazımın tümünü karşınıza alıyorsunuz.

    Yazınızdan öğrenebileceğim ne yazık ki çok şey yok. keşke olsa idi.

    'Ey Haldun Hakman, nereden alıntıladınız bilmiyorum ama onca abuk sabuk şeyi bir araya nasıl getirdiniz anlamıyorum. Siz necisiniz sahi?'

    Önce bu soreunuza yanıt vereyim, abuk sabuk dediğiniz ve toptan karşınıza aldığınız ONCA ŞEY Beneditto CROCE'nin ESTETİği'nin konu başlıklarıdır. Ama tabii siz temelde karşıt olmayı entellektinizi kanıtlamanın bir 'aracı' olarak gördüğünüz ve elbette hayatınızda hiç CROCE ESTETİĞİ diye bir şey görmediğiniz için bunlara ABUK SABUK dersiniz. Deyiniz efendim. BU HAMUR ELBETTE DAHA ÇOK SU ÇEKECEK.

    Size şimdi GEORG LUCAS ESTETİĞİ'nden de bahsetmemin anlamı olmayacaktır , değil mi? Kim ki o? Ya da Terry EAGALTON'dan, ALAİN den falan sözetmemin de bir anlamı olmayacaktır ! Hatta Berna MORAN hoca'dan da ! Elbette ya siz ESTETİK konusunu öylesine kafanızda bütünsel olarak 'ÇÖZMÜŞSÜNÜZ' ki(?) bir çok kaynağı okumaksızın, karşı çıkmak adına hemen ortaya atlayıveriyorsunuz ve rahatlıkla bir şeylerin karşı sözlerini söyleyebiliyorsunuz ! Lütfen OKUYUN dostum!

    'sanat bir toplumbilimdir
    -sanat sezgi değildir
    -sanat fiziktir
    -sanat yararcıdır
    -sanat etiktir
    -sanat felsefedir (kesin hem de)
    -sanat tarih de içerir
    -sanat doğabilim ister, matematiktir'

    derken dayandığınız temel eğer salt bir karşı çıkma isterisi değilse en azından safdillliktir. Bakın size ne diyeceğim; bir dönemin Sovyetler Birliğinde Stalin'in Kızıl Profesörleri vardı ve tüm Snatı ve Yazın anlayışını ve birikimli tarihini PROLET-KÜLT haline getirmeye çalışmıştı.

    Dikkat edin, bakın....;

    Siz sanatı herşey ilan ediyorsunuz. TOPLUM BİLİM, FİZİK, DOĞA BİLİMLERİ (sahi Fiziği saymıştınız ya !) FELSEFE, TARİH, PSİKOLOJİ(pardon eksik bırakmıştınız), ETİK, .......daha daha neler...İKTİSAT'ta ekleyeyim de Sanatın YARARCI olduğuna kanıtınız olsun !

    Şimdi size birinci ders;

    Her kavram (burada paradigma diye anlayın) kendi kavramsal çerçevesi (Paradigmal çerçeve diye anlayın) içinde ele alıp çözümlenmez ise; düşülecek düzey TOTOLOJİ olur (anlamını bu ahmağın (!) açıklamasına gerek duyar mısınız?)

    SANAT kavramını böylesine yayarsanız, ki neredeyse insani bilimlerin hepsini sayacakmışsınız, elbette hepsinden etkilendiği bir yer, bir şey bulursunuz; ama SANAT kavramını da kendi PARADİGMASI'ndan sonsuza kadar çıkarırsınız..Çok özgün olursunuz ama söylediklerinizin hiç bir NESNEL ve BİLİMSEL değeri kalmaz.

    Siz totoloji yapıyorsunuz. Agresifliği temel almaz sağduyu ve Bilimsel düşünce.

    Gelelim SEZGİ kavramını ele alışınıza, demek Sezgi alegori olarak çıkar karşımıza diyorsunuz. Yani sezgiyi bireyden bağımsız olarak şiirin içinde yaşıyan bir 'şey'(diyalektik maddeci anlamda) diye tanımlıyorsunuz. Bravo size , kocaman bir aferin!. Öznel İdealizmin böylesi de çok görülmemiştir doğrusu. Anlamadığım, yazınızdaki bazı söylemler baya Tarihsel Maddeci görünümlere bürünmüşken, Felsefi yöntem olarak Öznel idealizmi kullanıyorsunuz. Buna Marks çok gülerdi doğrusu.

    Ben gülmüyorum dostum. Devamla, Sezgi sorunsalını böylece 'hallediverdikten'(!) sonra hemen DİL çözümlemesine girişiyor ve günlük yaşamdan 'ÇOK GÜZEL' örneklemelerde bulunuyorsunuz. Ben de doğrusu size katılmadan edemiyeceğim ve yazımı dikkatli okumadığınıza da hayıflanacağım. Orada 'sıradan insan'ın Toplumda konuştuğu DİL'de ŞİİRSEL bir yönün bulunduğu vardı. Ama bu DİL'in ŞİİR olarak yansısı olduğunu göstermiyor değil mi?

    Ha bir de KANT'ın Salt Aklın Eleştirisi dediniz de aklıma geldi, yazımda açmasam da ESTETİĞİN KANT açısından ele alınış biçiminden kısaca bir şeyler söylemiştim( Romantik-Gelenekçi yaklaşım'dan hemen sonra), Hatta ardından Marksçı Estetiğin İMGE'nin Ussallığına yaklaşımını da kısaca vermiştim(Ki LUCAS ESTETİĞİ'dir)

    Her neyse dostum, anlaşılan, bizim önce BİLİMSEL DİSİPLİN'ler ve METODOLOJİ tartışmamız gerekiyor ESTETİK BİLİME geçmeden önce. Hatta daha temelli olarak FELSEFE konuşmamız gerekiyor ki en azından Öznel İdealizm ile Diyalektik Maddeciliğin 'SAÇMA SAPAN' bir karmaşasına düşmeyelim diye.

    Bir de, Semantik, Semiotik, Dilbilim, Bildirişim kuramı gibi konuları da tüm bu dağı aşabilirsek, sohbet konusu olarak açalım olur mu?

    Şimdi lütfen yazınıza geri dönün ve yeniden Sanat'ın ne olup ne olmadığı konusunda, özellikle tüm disiplinlere yayışınızdaki 'USTALIĞINIZA' (!) bir daha bakın.

    Bakın, bakmazsanız ve hala ısrar ederseniz sizinle tartışmanın GEREKSİZLİĞİ'ne karar vereceğim. Çünkü o zaman bir TARTIŞMA ve PAYLAŞIM değil TOTOLOJİ ortaya çıkar.

    Duramadım gene TOTOLOJİ : Geleneksel mantık'ta, bir kavramın tanımlanışında düşülen en büyük mantık hatası. BU anlamda Totoloji, mantık bakımından sağlam olmayan bir tanımlamadır. Burada tanımlama tanımlanması gereken bir şeyin başka sözlerle tekrarından başka bir şey olmaz. Matematiksel mantıkta ise; özdeş olarak doğru olan ifadelerin birbiriyle tanımlanması anlamına gelmektedir.

    Bana bu açılımı yapma fırsatını verdiğiniz için teşekkürlerimi yeniden sınarım Sayın Emin AKDAMAR.

    selamlar ve sonsuz sevgiyle



    Cevap Yaz
  • Oğuzkan Bölükbaşı
    Oğuzkan Bölükbaşı 07.03.2004 - 22:45

    sevgili hakman,sevgili ismail cem, sevgili çelik, sevgili menevşe, sevgili neslişah, sevgili duygu imparatoru, sevgili yazıcı, sevgili ethem, ve Sayın Emin Akdamar bu güzel fikir alışverişi için hepinize çok teşekkür ediyorum, ben öğrendim ve öğrenmeye devam edeceğim, öğreniyorum.bana bir kelime değil binlerce kelime öğrettiniz .kim ne derse desin, bazı ifadelerde yanlış anlaşılacak durumlar olsa da, bu tartışma bence çok seviyeli bir tartışma. Ve ilk kez Sayın Akdamar'dan bilgece sözler duymak, okumak , çok güzel oldu beğenmesi tabii ki şart değil, ama söze anlam katan bir yazı ile bazı yazılara yanıt vermesi çok güzel olmuş. bence şairce yaklaşım bu, başlangıç ta olsa bu anlatım güzel, buna yol açan sevgili Hakman'a bir kez daha teşekkür ederim. benim küçük yergim, taşlamam her ne kadar bazı kişilerce şiir olarak görülmese de böylesi bir tartışmaya yol açtığı için de övgüye değer.
    sevgiyle kalın

    Cevap Yaz
  • Meneviş Köylü
    Meneviş Köylü 07.03.2004 - 19:14

    bir kaşik bal için 10 çuval keçiboynuzu yedik, doyduk! gereksiz tartismalar olmaya basladi. halbuki bal yukarda bedava... hem, peynir gemileri de bizim degil.:))

    Cevap Yaz
  • Haldun Hakman
    Haldun Hakman 07.03.2004 - 19:04

    Elbette Deli dost Şiir yazmak için Estetik Bilimcisi olmak gerekmiyor ama bir Edebi Metin giderek Şiir çözümlemesi için bu gerekiyor. Yoksa yazımda da belirttiğim gibi 'sıradan' insanın toplumdaki dil'i de bir yanıyla şiirseldir. Yani Şiir sadece 'sırça köşk'lerde oturanların yazacağı bir şey değildir.

    Ancak bie şeye ŞİİR değildir ya da ŞİİRDİR diyebilen ELEŞTİRİCİLER veya ÇÖZÜMLEMECİLER ESTETİK ölçütler getirmek durumundadır.

    Yani seninle çelişmiyoruz dostum. Söylediğin benim de söylediğim bir şey :)

    selamlar ve sonsuz sevgiyle.

    Cevap Yaz
  • Dila Berk Berkiten
    Dila Berk Berkiten 07.03.2004 - 19:02

    ŞİİRİNİZİ çok sevdim sayın bölükbaşı:)
    Ustalığınıza hayranım ....Kelimeler ve siz adeta harmanlanıyorsunuz beraber...Çok teşekkürler ve sevgiler....

    Cevap Yaz
  • Muammer Çelik
    Muammer Çelik 07.03.2004 - 18:58

    Haldun hocam tartismanin seviyeini ve citasini yükseltti.. Haldun Hocam'in yazdiklari bilimsel yaklasimdir, ancak bilim sadece inceler, analiz eder, tanimlar ve tekrar bilgi olarak sunumunu yapar.. Yani siir yazmak icin anilan bilimdallarininda uzman olmak gerekmiyor. Siir sizin deyiminizle bir SEZGI ise, benim deyimimle de SIIR olay ve olgulara tepki olarak duyulan his ve dusuncelerin bir iafde bicimidir. Bu anlamda ayri ifadelerle ayni seyleri anlatiyoruz.. Durum bu olunca, duygu ve dusuncesini ifade eden her siirsel yazim bir SIIR'dir ve siirin niteligni ise bahsettiginiz bilimsel analiz metoladri ile ölcümleriz... Tekrar ediyorum, SIIR YAZMAK ICIN BIR BILIM DALINDA UZMAN OLMAK SARTI YOKTUR... okumus, okumamis her insan siir yazabilir, yazmalidir da...ve en onemlisi yazdiklari da bal gibi SIIR olur..

    Cevap Yaz
  • Haldun Hakman
    Haldun Hakman 07.03.2004 - 18:44

    Kimse bana kızmasın ama şu ana dek okuduklarım içerisinde, biraz Sude can'ın bahsedişinin dışında ,ne genelde SANAT ne de özelde ŞİİR üzerine söylenmiş hemen hemen hiç bir şey görememiş olmak asıl üzüntü nedenimi oluşturuyor.

    Günümüzde Sanat'ı tanımlarken karşımıza çıkan en önemli kavram ESTETİK olmaktadır. Dahası ESTETİK BİLİMDEN sözetmek gerekir kanımca.

    Estetik Bilimin yakından ilgili olduğu ve en verimli çağlarını yaşayan DİLBİLİM, ANLAMBİLİMİ(semantik), GÖSTERGEBİLİM(semiotik veya semioloji) BİLDİRİŞİM KURAMI(enformasyon teorisi gibi insan düşünce ve duyarlılığına yepyeni ufuklar sunan bilim dallarıyla bağlantısı açısından bakılmak gerektir.

    Kısaca Sanat artık günümüzde Estetik Bilimi ve onu besleyen diğer bilimler aracılığıyla ELEŞTİRİLİYOR; TANIMLANIYOR demek istiyorumç

    Bu açıdan bakıldığında ;önce Sanat'ın ne olduğu sorusundan başlamaktansa ne olmadığıyla başlamak istiyorum doğrusu.

    -sanat bireyselin bilgisidir.
    -sanat sezgidir
    -sanat fizik değildir
    -sanat yararcı değildir
    -sanat ahlak değildir
    -sanat felsefe değildir
    -sanat tarih değildir
    -sanat doğa bilimi ve matematik değildir.

    ne olmadığını böylece biliyorsak, ne olduğu konusunda,'SANAT SEZGİ'dir demişsek; SEZGİ'nin ne olduğunu bilmek gerekiyor.

    -sezgi, çoklukta birliktir
    -sezgi alegori (Bir görüntü, bir yaşantı veya bir davranışın daha iyi kavranmasını sağlamak için göz önünde canlandırıp dile getirme.)değildir.
    -sezgi liriktir
    -sezgi katışıksızdır, diyerek nihayet

    -SANAT KURUMSALLAŞTIRILMIŞ DUYGUDUR 'a varabiliriz.

    Bu duygunun İFADE edilmesi gerekiyor değil mi? O halde SEZGİ ve İFADE özdeştirler diyebiliriz.

    Peki İFADENİN dışlaştırılması (iletilmesi) gerekmiyor mu aynı zamanda? O zaman İFADE kavramını da çözümlemeliyiz;

    -duygusal veya dolaysız ifade
    -ŞİİRSEL ifade
    -düz ifade
    -söylevsel ifade

    Yavaş yavaş zincirin halkaları birbirine eklenmeye başlıyor değil mi. Buradan varacağımız yer doğaldır ki YAZINSAL İFADE olacak ki bunu da ayrımlamalıyız;

    -duygunun yazınsal işlenişi(iç dökücü yazın)
    -söylevci yazın
    -hoşça vakit geçirme yazını
    -öğretici yazın

    ŞİİRSEL İFADE hiç kuşkusuz ki bu kadarıyla diğer ifade biçimlerinden ayrılarak, toplumsal hayatta 'sıradan' insanların konuşmalarında dahi bulunan bir şeydir.Kısaca ŞİİRSELLİĞİN tek belirtisini DİLDE buluruz.

    Gelelim ŞİİRSEL ifadedeki en önemli şeye:ŞİİRSEL İMGE. İşte tüm tartışmaların odaklandığı en önemli noktaya gelip çatmış bulunuyoruz.

    Sorular sorarsak; Şiirsel imge Ussal mıdır ? Evet veya hayır denilebilir mi kolayca?

    Romantik miras(kalıtım) ve ona özgü ESTETİK, gizemcilikle yüklüdür. Şiirsel 'İMGE' veya 'İMGELEM' bu gün hala ESTETİK'in ve Edebiyat Eleştirisinin.......karşılaştığı en büyük engeli oluşturmaktadır. Bu neden böyledir? Çünkü bir yandan İMGENİN gerçeğin taşıyıcısı olduğu söylenirken, diğer yandan US veya SÖYLEM(Diskur) 'in veya düşüncenin şiirin başlıca 'düşmanı' olduğu da söylenmektedir ROMANTİK gelenekte.

    İMGE'nin bir gerçek oluşu, dolayısıyla evrenselliği, ya da tümelliği ve bilgi değeri üzerinde duruluyor ve buna da 'SEZGİSEL' deniliyor. İlk bakışta ŞİİR'in özünden gelen ve aşılması olanaksız(!) gibi gözüken bu çelişki aslında geleneksel-romantik-ruhçu(gizemci) ESTETİK görüşünün bir iç çelişkisidir.

    Şiire yaklaşırken çoğunlukla hala düşünsel ölçütlerimizde ;örneğin George Mooun 'düşünceler...sanat yapısının vebası ve asalağıdır' dediği bir noktada ya da Yeats'in, çok açık seçik ve ussal olduğu için İbsen'in simgeciliğini yadsıdığı bir noktada duruyor olabiliyoruz (!)...

    Alman Estetiği 'sanatsal hazzın 'özgüllüğünü', bir içseyir davranışı sayan tanımla, soyut, 'özerkçi' ve Kantçı Estetikçi bir öğretide dururken. Marksçı Estetik hepsini bir tarafa bırakıp; bir yandan bilimin soyut öğelere ve kavramsal tanımlara dönüştürdüğü şeyi, 'sanat duyusal olarak sezgiletir' derken, öte yandan Şiirsel İmge'nin 'örnekselliği'ni (tipikliğini) yani ussallığını, gerçeği taşımasını kurtarmaya çalışıyor.

    Şiirsel imge bir imge-kavram bütünüdür demeli bu noktada.Kavramın olmadığı yerde biçim(biçem) de yoktur. Çok basit ver yalın gözüken bütün bu yapıları daha da derinleştirmek ve bütüncül bir ESTETİK BİLİM'e varmak olasıdır. Şu kadarcık yerde en iyisi bunu yapmayayım.

    Tüm bunları niye mi yazdım. Elbette ne derin bir 'BİLGİ'ye sahip olduğum Narsisizm'inde olduğum için değil(!).

    Bir metin çözümlemesi yaparken, eleştirmenin burada Şiir denilen bir yazınsal metni çözümlemesi gerekir ki; bu da sadece BEĞENDİM-BEĞENMEDİM, ŞİİR OLMUŞ-OLMAMIŞ, GÜZEL-KÖTÜ vb. vb. söylemleriyle değil ESTETİK BİLİME dayandıracağı ÖLÇÜTLERLE ÇÖZÜMLEMESİ GEREKTİĞİNİ VURGULAMAK İÇİNDİ !

    Hadi bakalım 'CENAZE NAMAZI'na.....Oğuzkan Hocam'ın bu metnini (şiirini) bu ökçütlerle ele alalım.

    Ben kendi adıma bu metin bir ŞİİR'dir diyorum.

    Buyrun,sizlerin, Özellikle Emin AKDAMAR beyefendinin hangi ölçütlerle ŞİİR ya da ŞİİR DEĞİL dediğinizi görmek isterim doğrusu.

    Estetik Bilimi açısından BU BİR ŞİİRDİR dedim ben.

    selamlar ve sonsuz sevgiyle





    Cevap Yaz
  • Muammer Çelik
    Muammer Çelik 07.03.2004 - 17:14

    Bu ülkede SIIR yazanlar hala SIIR nedir diyorsa, SIIR YAZDIGI HALDE aslinda ben siir yazmiyorum DIYORSA, bir siir yazan ötekine (gecerli bir gerekce gostermeden, öylesine) BU SIIR DEGIL DIYORSA, benim bu tartismaya girmem tami tamina bir AHMAKLIK OLUR KENDI ADIMA. Bu tip seviyesiz polemiklerle tartisma yapmak ulkemin ve insanlarinin, yuz universiteyi ard arda bitirmis olsar bile, medeni olmadigni, gelismedigini gosterir..Cok uzgunum, cooookkkk!

    Tum bu cumlelerde asagilik kompleksi kokuyor, topluca, toplumca biz asagilik kompleksi yasiyor hemenhemen her alanda...

    Bal gibi siir yaziyoruz bir cogumuz, bal gibi sairiz bir cogumuz ve BAL gibi siirlerimiz cikiyor cok zaman. Ama begenilir, ama begenilmez, ama harikulade olur siir ama olmaz...

    Bu siirde siir gibi siir, anlayan istedigni anlar ve anladigi kadar siir görmektedir.

    Ayrica bir polemik yasanmasi bile seviyenin nekadar düsük oldugnu gösteriyor. Ben böyle bir tartismada olmak istemem.

    Hocam size ve sahsiznida tüm siir severlere saygilarimi sunuyorum.

    Cevap Yaz
  • Oğuzkan Bölükbaşı
    Oğuzkan Bölükbaşı 07.03.2004 - 16:48

    '-'Eleştiri konusunda çok şey yazabilirim ama 'kof' bir metin için yazacak hiçbirşeyim yok-EMİN AKDAMAR'

    Sayın akdamar, Metin pek kof değil, ama algılama farklılığındaki, -önemi yok deseniz de' dünya görüşü, yaşam anlayışı sizi bu hırçınlığa ve kabalığa itiyor, sanat olmadığını düşündüğünüz için iletişiminizi böylesine 'züccaciyeci dükkanına girmiş filler' gibi yaparak, kendinize zarar veriyorsunuz. Ecevit'i şairlikten atma saçmalığına katışmadığınız için sizi kutlarım, ama şiir yarışmalarında jüri üyesi olarak katılıp şiir tartma çabanızı da çelişkili buluyorum. hayatla bağı olmayan yazıların, bakışların bir önemi yok, sizler zaten öyle kalıp makinesinden çıkış şiir tiplerini çok seviyorsunuz, ses vermeyen, müziği olmayan, yazanı merak ettirmeyen, sizin ve sizi önemli görerek fikirlerinizi dinleyen kişilerin yazdıklarını okuyorum, bir asker taburu gibi, aynı üniformalar, aynı renkler, aynı nidalar. ben de bunları sevmiyorum, bumlara şiir değil diyorum, sizin şiirlerinizdeki monotonluk ve gri duruşlar bana bunlar şiir değil bilgisayardan çıkmış kelimeler dizisi dedirtiyor. öyle derinliksiz ki yazdıklarınız, insana düşünme de vermiyor, heyecan da, bunun sebebi de sizsiniz, o iletişim sanatından yoksun olmanız, kendinizi bile sevdiğiniz meçhul. fakat, yine de böyle bir tartışma ortamında bulunmaktan mutluyum, yolunuz açık, şiiriniz sıcak, yaklaşımınız yürekten olsun, öyle olmak istemiyorsanız, bana ulaşmanız beni anlamanız, ve tabiri caiz ise feyz almanız çok zor, zaten gerek de yok ben benim siz sizsiniz.

    Cevap Yaz
  • Meneviş Köylü
    Meneviş Köylü 07.03.2004 - 16:40

    Ahmak Kim? sorusunun cevabini Sn. Emin Akdamar epey zaman önce bir sairin siirin altinda belirtmisti ilk önce. (Kendisi çok iyi hatirlar..) Biz kendimizi ifade etme güçlügü çekiyoruz.. Tartismayi da beceremedigimiz apaçik ortada. Siiri elestirirken kisileri yipratma güdüsüne yenilmeyelim lütfen. Bunun örnekleri son zamanlarda yeteri kadar gördük. Yukarida yazilan siir bence siirde taslama örnegi.. hem de iyi bir örnek. cuk diye oturmus. Ayakkabi numarasini bilmedigim var mi?
    Sevgiyle, saygiyla..

    Cevap Yaz

Bu şiir ile ilgili 46 tane yorum bulunmakta