1962 yılında Diyarbakır ili, Lice Doğumlu
Umut zemheriye sarılmış
Ar ve namus, köle pazarında
Değerler haraç mezat
İnsanlar ise sindirilmiş,
Kimisi tırsak
Kimi duyarsız
Kimi biçare,
Kalplerinde aşk işaretiyle doğar kimileri... Yeryüzüne gönül indiremez onlar... Hayatı ve insanları anlarlar,hayata ve insanlara merhamet duyarlar,ama hayatın ve onun içindeki insanların yaşadıkları gibi yaşamazlar.
Aşk işareti ile doğanlar yaşarken dünyaya talip olmazlar...Bilirler ki ne isteseler,neyi ansalar,ne kazansalar aşkın dışında hiçbir şey avutmaz onları,teselli etmez...Gönüllü sürgündür onlar...Gizliden gizliye hissederler bunu...Sonsuz bir ışıktan kopup gelmişlerdir geldikleri yere...Kopup geldikleri ışığa inançları ne kadar büyükse,içlerinde ki acı da o kadar derindir...Bu acı hatırlatır onlara kopup geldikleri yeri...Bu acı hatırlatır onlara kim olduklarını ve niye varolduklarını...
Kalplerinde aşk işaretiyle doğsa da bazı günler yorulur insan karşılıksız sevgilerinden...Yorulur kendisini anlatamamaktan...Sevgilim der,sevgilim der,ama,sevgilim dediği yanında değildir,bilir...Bazı günler insan soluksuz kalır,içindeki sevgili olmasa bile karşısındakine deliler gibi sarılır...O olmadığını bile bile sonsuz bir umutsuzlukla sarılır...İnsan soluksuz kalmaya görsün,sevgili diye bütün yanlışlarına,bütün kaçışlarına,kendine yaptığı ihanetlere sarılır...İnsan bir kere içindeki aşktan umudunu kesmeye görsün,her şey olmak,her yere yetişmek için bu hayat düşer...Her şey olduğunu,her yere yetiştiğini sandığı anda,ortada kendisi yoktur artık...Kaybolmuşluğa çok yakındır...Kopup geldiği ışığa inancı azalmıştır...Daha az acı çekiyordur artık...Ama daha mutsuzdur eskisinden....Daha mutsuzdur,o ışığı acı çekerek özlediği günlerden...
Soluksuz kaldığım kendime bile sakladığım günlerden bir gündü...Kaybolmuşluğa yakındım...İçimdeki acı hızla eksiliyordu...Işık soluyordu,soluyordu tıpkı sesim gibi...Soluyordu içimdeki aşk işareti gibi...Öylesine kaybolmuştum ki bulamıyordum artık içimde neyi yitirdiğimi,neyi kirlettiğimi...Öyle uzaklaşmıştım ki kendimden,kendimi bulmak için birine ihtiyacım vardı...
Onunla nerede ve nasıl tanıştığımız önemli değil....Gerçekten değil...Kaybolmuş insanlar birbirini çabuk buluyor....Umutsuzluk umutsuzluğu çağırıyor...
Konuşmaya susamıştık...Sanki ikimizde dilini,kültürünü bilmediğimiz uzak ülkelerden henüz dönmüş gibiydik bu ülkeye...Oysa böyle bir şey yoktu...Hep buradaydık...Hep o ışığımızdan kaybolduğumuz yerde...O ışığı orada bırakıp bu dünyaya,bu hayata gönül indirdiğimiz,her şey ve her yerde olduğumuzu sandığımız yerde...Hep o soluksuz kaldığımız yerde...Daha vakit var,o ışığa sonra dönerim, dediğimiz bu yerdeydik ikimizde...
Devamını Oku
Aşk işareti ile doğanlar yaşarken dünyaya talip olmazlar...Bilirler ki ne isteseler,neyi ansalar,ne kazansalar aşkın dışında hiçbir şey avutmaz onları,teselli etmez...Gönüllü sürgündür onlar...Gizliden gizliye hissederler bunu...Sonsuz bir ışıktan kopup gelmişlerdir geldikleri yere...Kopup geldikleri ışığa inançları ne kadar büyükse,içlerinde ki acı da o kadar derindir...Bu acı hatırlatır onlara kopup geldikleri yeri...Bu acı hatırlatır onlara kim olduklarını ve niye varolduklarını...
Kalplerinde aşk işaretiyle doğsa da bazı günler yorulur insan karşılıksız sevgilerinden...Yorulur kendisini anlatamamaktan...Sevgilim der,sevgilim der,ama,sevgilim dediği yanında değildir,bilir...Bazı günler insan soluksuz kalır,içindeki sevgili olmasa bile karşısındakine deliler gibi sarılır...O olmadığını bile bile sonsuz bir umutsuzlukla sarılır...İnsan soluksuz kalmaya görsün,sevgili diye bütün yanlışlarına,bütün kaçışlarına,kendine yaptığı ihanetlere sarılır...İnsan bir kere içindeki aşktan umudunu kesmeye görsün,her şey olmak,her yere yetişmek için bu hayat düşer...Her şey olduğunu,her yere yetiştiğini sandığı anda,ortada kendisi yoktur artık...Kaybolmuşluğa çok yakındır...Kopup geldiği ışığa inancı azalmıştır...Daha az acı çekiyordur artık...Ama daha mutsuzdur eskisinden....Daha mutsuzdur,o ışığı acı çekerek özlediği günlerden...
Soluksuz kaldığım kendime bile sakladığım günlerden bir gündü...Kaybolmuşluğa yakındım...İçimdeki acı hızla eksiliyordu...Işık soluyordu,soluyordu tıpkı sesim gibi...Soluyordu içimdeki aşk işareti gibi...Öylesine kaybolmuştum ki bulamıyordum artık içimde neyi yitirdiğimi,neyi kirlettiğimi...Öyle uzaklaşmıştım ki kendimden,kendimi bulmak için birine ihtiyacım vardı...
Onunla nerede ve nasıl tanıştığımız önemli değil....Gerçekten değil...Kaybolmuş insanlar birbirini çabuk buluyor....Umutsuzluk umutsuzluğu çağırıyor...
Konuşmaya susamıştık...Sanki ikimizde dilini,kültürünü bilmediğimiz uzak ülkelerden henüz dönmüş gibiydik bu ülkeye...Oysa böyle bir şey yoktu...Hep buradaydık...Hep o ışığımızdan kaybolduğumuz yerde...O ışığı orada bırakıp bu dünyaya,bu hayata gönül indirdiğimiz,her şey ve her yerde olduğumuzu sandığımız yerde...Hep o soluksuz kaldığımız yerde...Daha vakit var,o ışığa sonra dönerim, dediğimiz bu yerdeydik ikimizde...
.
Efendim,
biz siyaset bilmeyiz...
.
İşin siyaset tarafı 1 tarafa;
-İsteyen inanır:ona göre davranır,
-İstemeyen :istediği gibi davranır;
şurası kesin ve mutlaktır ki;
Devir âhirdir;zaman ise berbattır...
Ve bizler de;
-AHİRZAMAN ÜMMETİYİZ!...
.
Emeğinize sağlık...
.
Saygılarımızla...
.
Vesselam
yuregıne saglık üstad saygılarımla
YÜREĞİNİN SINIRSIZLIĞIYLA KALEMİNE SARILAN UMUDUNU UMUTSUZLARA İNAT ONURLANDIRAN ŞAİR DOSTUM DUYARLILIK GÖSTEREN YÜREĞİNİ VE KALMİNİ TÜM SAMİMİYETİMLE KUTLUYORUM SAYGILARIMLA
DEĞİŞİK KONULARI ÇOK GÜZEL ANLATMIŞSINIZ.YÜREĞİNİZE SAĞLIK
hERŞEY GÖNLÜNÜZCE OLSUN.TAM PUAN
birbirinden güzel deyimler,kutluyorum,başarıların devamını dilerim tebrikler,
Ahir-i Zaman
Umut zemheriye sarılmış
Ar ve namus, köle pazarında
Değerler haraç mezat
İnsanlar ise sindirilmiş,
Kimisi tırsak
Kimi duyarsız
Kimi biçare,
kimisi de ahmak cinsinden
Cesaret sahipleri kayıp, esir ve tutsak
Kaybolmaya yüz tutmuşlar, sistemin dişlilerinde
Zaman hırsızların, namussuzların zamanı
Dürüstlük enayiye çalmış tarifleri
İş bilmez olmuş adları
Ne duyan var, nede duyarlı bir tek insan
Hırsızı, namerdi iş bilire çıkmış adları
Ayılmıyor damarındaki sarhoş kanları
Her gün biraz daha batmaktayız
Olumsuzluklar dört bir koldan kuşatmış insanları
Ülkemde de aynı nakarat
ŞEBAP BEY ; ŞİİRİNİZİ BEĞENEREK OKUDUM....GÜNÜMÜZ OLAYLARINA ÇOK GÜZEL IŞIK TUTMUŞSUNUZ...KUTLARIM....TAM PUAN...SAYGILARIMLA...İBRAHİM YILMAZ.
Bense her gün kahroluyorum öylece durdukça
Elim kolum bağlanmış, sanki elden bir şey gelmez oldu.
HARİKA DİLE GETİRMİŞSİNİZ HALİMİZİ EFENDİM..KUTLUYORUM TAM PUANLA SAYGILAR...SÖYLEYECEK SÖZ BIRAKMAMIŞSINIZ BİZLERE...
Malesef içimiz boşalmış
Yüreğine sağlık
Saygılarımla
Sözlerinizde çok haklısınız. Maalesef herşey bozuldu. Dilerim her şey gönlünüzce olur.
Osmanlının yıkılışından bu yana yaşanan cumhuriyet süreci, kendi düşünce ve hayat tarzını oluşturdu. Bu süretçe batıya yöneliş elbette toplumun tarihsel değerleriyle çatışmalı ikincil bir toplum oluşturdu. İkincil toplum liberalizmi öne çıkaran, din duygularını laiklik ve çağdaşlık söylemleriyle hayattan uzaklaştırarak yeni bir hayat kuran toplumdu.
Bu gün iki toplum, tarihsel değerlere sahip çıkan toplumla, ikincil toplum çatışma halinde. Nedeni, artık tarihsel değerlere sahip çıkan toplum geçmişte yaşadığı sindirilmenin dışında bugün bende varım diyor. Ülkenin her kademesinde bende varım diyor.
Osmanlının son dönemlerinde başlayan batıcılık, bugün geri dönüşüme uğramakta.
Bugün Avrupa birliğine katılım istekleri bile artık batıcılıktan ziyade, makyevalist (çıkarcı) yaklaşımlarla ele alınıyor.
Ve bugün avrupa Türkiye'yi almak istemiyor. Zira ülkedeki ucuz işçilik, işsizlik, ülkede üretilen sanayi, yan sanayi, ara sanayi ürünlerinin kotalar tanınmaksızın batıda satışlarını sağlayacak..
Bundan önceki yıllarda kaliteli ürün istekleri doğrultusunda hareket edenler bugün kullan at prensibi ile, ucuz ürünleri tercih ediyorlar.
dolayısıyle ahiri zamanda, döngü batıcılık aleyhine başlamıştır.
Ülke kendi içinde dengelerini sosyolojik olarak kurmaya doğru gitmektedir.
Yarınlar ülkenin kendi değerleriyle daha net yükseleceği devirler olacaktır.
Bu şiir ile ilgili 33 tane yorum bulunmakta