Artık gözyaşlarım içime akıyor
Ne kullar biliyor nede bir dost
Habersiz bütün kâinat
Ne kendimi biliyor nede varlığımı
Bir kör kuyu başı, sonu Yusuf evi
bir ömür görülmemiş çilesi
Ne yananı var ne bileni derdimin
Bir ah ile uçurmuştum bir gece vakti
O bile çok olur dendi seherin bir saatinde
Olsundu bu kadarı gelirdi elden
Olsundu canımıza tak etmişti hazin terk edilişler
Bir Bosna yakmıştı bizi ve içindeki babasız çocuklar
Yeşerirken ümit ümit ölüm çiçekleri
Kanımı doğruyordum aşına sevgili annelerin
Sonsuza dek köleleri olmaktı isteğim
Ahımdı dedim ya bir sabah kuşlara emanet ettiğim
Alırım demedim hiç emaneti sahibine vermekti derdim
Takıldı ağzımda cümleler el bile sallayamadım yolcularıma
Dua etti dilim, tek kelime dua etti kâinat cümlesine
Ahımdı bütün şeyleri söyleten zaman sonra kalbime
Akmasın ha bilinir sonra, alınır her bir can dediğin
Kimsesiz saatlerinde yakarışını gönderdiğin çilelerin
Dudaklarına kadar gelip geri gitmeliydi serzenişleri
Sus konuşma bu devrana bir dert çok, bin dert fazla geldi
Ahını sakla koy bir zarfa uçur inandığın bütün kutsallara
Oy melek yüzlü gül tenli aşk kokulu
Kaç hazan bahar dedi mevsim deyip şarkılar söyledi
Sen hiç mi duymadın hiç mi ülkemden bir yolcu
Sana arzu halimi bildirmedi
Hiç mi bir kuşun kanadında sana özlemimi bilmedin
Olsun bu dem son bu dem yeni bu dem ölüm getirir
Kapımız ardına kadar açık ne varsa soluklanacak
Varız elbet varız ne cinayetler gördü gözlerim
Ne kızgın yüzler altında utanmaz çehreler
Ne acılar ne gamlar taşıdı bedenim
Bunu da çeker buna da eyvallah etmez yaşlı yüreğim
Kayıt Tarihi : 14.4.2008 02:05:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!