En yeni şairlere, en yeni aşklara gebe son adımların son rötuşları atılıyor.
Mayısların son haftası, güller sevgi ve karşılık beklemeksizin sunuyo renklerini seyredenlerine.
Gökyüzünün son bir dargın-bir barışık
günleri güneşe karşı.
Gri bulutların doğum sancısı
yok.
Damlalar son kez dövüyor toprak analarını!
Yaz geliyor.
Bakalım ilk hangi çileğin tadı damağımızda kalacak,
ilk hangi dalı kızaracak kirazın!
Mezarlıktaki güvey çiçeklerini, daldan eriği ilk kim koparacak!
Kaysılar çağlalıktan çıkmış, çekirdek tutmuş.
Farkettirmedi yine alçakça kaçırdı gözlerden kendini!
Tattırmadı doyasıya ekşiliğini. Üzülsem de memnunum!
Her tadımda karın ağrısı yapardı zaten hem kendime, hem dal sahibi komşulara..
Yan bahçeden sarkan iğde dallarının mis kokulu
çiçekleri odanı doldururken açık pencereden,
uzatıp elini, kopardığın ilk ala çakır dut'un, az tatlı
turfandalığı buruşturmasın yüzünü..
10 gün var bal tatları almaya.
İşte yaz geliyor yine..
Her şeyi istemeden karşılıksız veren
Baharın renklerini meyveye döndüren,
Mangala, semavere az kaldı balkonlarda,
Dikkatli gözlerden kaçmayan, saat 22'lere kadar süren, güneşin kızıllığını seyretmeye az kaldı..
Uyuyarak geçirilen anların, yaşanmamış nefes alışlar
olduğunu hissetmeye az kaldı..
Üç sokakta bir davul zurnalı sokak düğünlerine az kaldı.
Sabah erik dallarına bakıp, akşam daldığında bahçeye,
olmamış armut ağacının meyvelerini yanlışlıkla toplamaya, 'kahretsin, gündüz burda bu ağaç yoktu!
Nerden çıktı şimdi bu armut? ' demelere az kaldı..
Yüreksiz, utangaç, perde arkası bakışmalara ve
kaçamaklara,
bir görüşte sevmelere,
gece 12’ler de dondurma yemelere az kaldı..
TV'lerin susmasına,
iki kalem pille çalışan eski cızırtılı el radyolarının çınlamasına,
Parklarda uçuşan şen kahkahalı çocuk seslerine,
Kaydırağın tozunun çocuk pijamalarıyla silinmesine,
günde üç öğün, domates-karpuz-beyaz peynir-yeşil biber ziyafetlerine..
Az kaldı...
Beypazarı otobüslerinin, 15 dakikalık Ayaş molalarına
Tazelenen güveç ve kırık testilerin yerine,
Yenilerinin konmasına az kaldı..
Dur Ağlama!
Bilirim kırık testilerin kırık kalpler yerine geçip sevgi sızdırdığını.
Bilmezsin kıranı nasıl tuz buzedip yok oluşta erittiğini,
Geçte olsa onu yola getirdiğini.
Ne kadar sevgi sürersen sür, eski haline getiremediğini!
Bilmez miyim yazlarda seni üşüttüğümü!
Kırılası ellerimin, sevgi kristaline attığı çentiklerin affedilmesi için ne yapsam?
Hadi yaz'ım!
Anlatılanlar fazlasıyla sensin..
Yaz'ım ol, karşılıksız ver bana yaz'ımı..
Canım yok olmaya gebe sensizliklerde..
Sen'i bağışla bana bir 'merhaba' lık anlara..
Bu son yazısı,
sende bakamayacaksa eskisi gibi mevsimlere..
Kayıt Tarihi : 27.3.2008 23:13:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bir mevsim öyküsü işte. içinde azcıkta ben varıım... İlgilisine sevgimle.

Anlatılanlar fazlasıyla sensin..
Yaz'ım ol, karşılıksız ver bana yaz'ımı..
Canım yok olmaya gebe sensizliklerde..
Sen'i bağışla bana bir 'merhaba' lık anlara..
Bu son yazısı,
sende bakamayacaksa eskisi gibi mevsimlere..
okurken aldı götürdü beni,selam olsun sevgi dolu dost yüreğinize,kutlarım,kalem ve yürek sesiniz hiç susmasın
sevgiyle kalın e mi
kaçamaklara,
bir görüşte sevmelere,
Bahar gibi açsın gönlündeki sevgi
TÜM YORUMLAR (2)