Ahh İstanbul Şiiri - Hayriye Ünverdi

Gidiyorum…
Kimin umurunda gidişim?
Bu kahpe kaldırımlar mı ağlayacak gidişime
Bu büyülü şehrin denizinde bile yosun kokusu yok
Rüzgârı, yağmuru değemeden daha kaldırımlara
Şehrin girdabında yok oluyor.
Yok, oluyor aşkları daha başlamadan
Düşleri kayboluyor acımasız şafaklarda
Birikmiş yaşlar üzerine çıkıyor, görkemli binaları
Bir avuç kiri, bir avuç satılmışlık
Bir o kadar, yalan var harçlarında
Yeşil gözlerinde ihanet var.
Karasında melanet
Çıkar var duygularında.
Yürek yok delikanlısında
Mertlik bilmem kaçıncı zamanda unutulmuş geri dönemeden
Bu şehirde hayatlar düşler üzerine kurulmuş
Masalsı sevdalardan başlıklar kalmış yalnızca
Bir varmış, bir yokmuş
Masum, tertemiz aşkların kilit vurulmuş kapısına
Tunç heykeller koymuşlar yağız delikanlılardan nöbetçi
Örgülü saçlı kızlar,
Renkli giysileriyle dans ediyorlar etraflarında
Birden susuyor müzik
Hepsi doluyor bir anda
Kilise çanları çalıyor ara sıra
Mermer duvarlarda yansıyor sesleri
Balıkçı meyhanelerinin dar duvarlarında irkiliyorlar
Kaldırımlarda ayak sesleri,
Yayılarak uzanıyor kız kulesine
Bitmeden daha masal;
Başka perdeler açılıyor, başka düşlere.
Sokak aralarında bir çığırtkan
Sattığı nedir bilinmez
Günahları mı, çiçeklerimi?
Sesi balkon demirlerinden
Vapur bacalarından yansıyor…
Kurumuş yüzlerde sonlanıyor…
Çocukları uyutuyor anneleri:
Dandini dandini dasdana…
Bebeler gülüyor!
Gülücükleri umut tellerinde asılı kalıyor.
Yem oluyor onlarda serçelere.
Kapı önlerini süpürüyor kadınlar;
İşvesi omuzlarında donmuş
Yüzleri solgun.
Sallıyor süpürgelerini bir o yana bir bu yana.
Kumları kovalıyor, iyi giyimli adamlar.
Ayaklarına bilezik takmışlar,
Kahkahalar atıyorlar onlar kaçarken…
İğreti kadınlar kaldırımlarda.
Beyoğlu yokuşunu arşınlıyor
Kaçıncı kez…
Kalçalarını daha bir inatla sallayarak
Kokuları kalıyor kırmızı çatılarda
Hala çocuklar oynuyor kaldırımlarda
Çalınmış olsada gelecekleri…
Geçmişleri müzelerinde saklanmış bu şehirde.
Kahkahaları çıldırtıyor mavi devi
Her seferinde daha hırçın yalıyor rıhtımı
Bu büyülü şehirde.
Nameler asılı kalmış selvi dallarında
Bazen iki sevgilinin saçlarına düşüyor…
Gidişine aldırmıyor bu şehir!
Bu kahpe kaldırımlar umursuz…
Rengi donuk gözlerde kalmış
Heyecanı meyhanelerin taburelerinde.
Gizemi; buğulu bakışlarında yok olmuş
Fahişelerinin
Eski bir şarkıda kalmış hayali