“Yıldızları topladım gözbebeklerinden
Saçlarının her bir teli ipekten
Öksüz bir çocuğum senden ayrıyken.
Sensiz geçen günlerimi yok saydım
O yüzden bak büyümedim meleğim
Günleri say, yakında döneceğim.”
Bilmem kaçıncı kez okurken
Düşürdü titreyen ellerinden.
Yazıldığı kağıt artık sararmış
Dizeler gözyaşlarıyla yıkanmış
Bu nedenle birbirine karışmış
Kutsal bir belge gibi eğilip
Koklayarak aldı düştüğü yerden
Sakladı özenle yine Gülçehre…
Kuş sesleri geliyordu arka bahçeden,
Mevsim bahar mıydı ne?
Oysa yüreğinde zemheri ayazı
Yıllardır dindiremediği bir sızı.
Eğer mevsim baharsa
Neydi bu zamansız yaprak dökümünün hızı?
Ah anladım; onlar, umut ağacının yaprakları…
Konsolun üzerinde eski, el oyma bir ayna
Hırsla dağıttı saçlarını, baktı aynaya
Taradı bilinçsizce belki bin defa
İpek miydi her bir teli hala?
Gözlerindeki yıldızlar sönmüştü oysa
Yüreğine kırağılar yağmıştı
Artık her mevsim hazandı...
Loş odasında bir çeyiz sandığı
Yıllardır kapalıydı kapağı.
Uzandı açmaya, eli geri gitti;
Bir nişan yüzüğü, bir mendil, birkaç dantel,
Hapsetmişti gelinliğini ve gençliğini
Sırlarıyla birlikte sandığına Gülçehre…
Ne kısmetler çıkmıştı da
Bakmamıştı hiçbirine göz ucu ile.
Salondaki CD çalardan
Madama Butterfly sesleniyordu
Kendininkine benzeyen kaderiyle.
Yurt dışına görevli giden nişanlı
Evlenip dönmüştü Alman Erika ile
Niyet etti etmesine de
Harakiri yapamadı bir türlü Gülçehre
Günahtır diye…
Küçük bir evleri olacaktı bahçe içinde,
İki çocuk isterlerdi; biri kız, biri oğlan
Eğer Yaradan verirse hediye.
Oysa ne diller dökmüştü
Giderken vefasız nişanlı;
“Sensiz nasıl geçer o uzun geceler?
Sensiz yaşamak bana ölümden beter”
Daha neler neler…
Yalanmış demek ki bütün yeminler
Tutulmazsa neye yarar vaatler?
Gözlerinden güz yağmurları düşerken yere
Aldığı son mektubun sıcaklığı yüreğinde
Anlayamadı bir türlü, sordu Gülçehre:
“Nişan yüzüğün bile duruyor bende,
Ahde vefa bu mudur?
Bu mudur sence? ...”
Mayıs 2008
Not:Şiirim, değerli meslekdaşım İbrahim Şahin tarafından seslendirilmiştir.
Kendisine içten teşekkürlerimi sunarım.
İlgili link:http://www.imeem.com/people/uqj7XWy/music/QjtfXlNV/naime2mp3/
Kayıt Tarihi : 25.6.2008 07:11:00
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiiri yazarken Madama Butterfly’ı (Madam Batırfılay) ben davet etmedim şiire.Kendiliğinden geldi, Gülçehre ölmek isteyince. Kaderlerinin benzerliğindendi sanırım bu ziyaret.Geri gönderemedim.G.Puccini’nin bu ünlü eserini özetle anımsatmak isterim isteyenlere. Olay, Japonya’ nın Nagazaki kentinde geçer.Amerikalı deniz teğmeni Pinkerton ile sevimli küçük Japon kızı Cio Cio San (Madama Butterfly) birbirlerini sevip evlenirler.Aradan üç koca yıl geçmiş. Teğmen Amerika’ ya gitmiş ve dönmemiştir.Bu arada bir de çocukları olmuştur üstelik.Madama Butterfly her gün limandadır artık. Sevgili teğmenini beklemektedir. Bir Japon Prensi talibi vardır Ama o, kimselere bakmaz. Zaten evlidir. İkinci bölümde beklenen sevgili(koca) gelir.Ne yazık ki, yanındaki Amerika’ lı eşiyle birlikte. Madama Butterfly acı gerçeği öğrenince harakiri yapmaktan başka çare bulamaz.
![Naime Özeren](https://www.antoloji.com/i/siir/2008/06/25/ahde-vefa-21.jpg)
Hem de nasıl!..
Anlat, anlat der gülerek anılar.
Canı yandığı halde gönlümün.
Tamam değil. Bir de sen git!..
Şimdi mi!..
Şimdi.
Ya niçin geldiniz Efendim?..
Seninle dua içmeye geldim.
Ne diyorsunuz?..
Sevgi şimdi büsbütün şaşırır.
Ama dünyanın iç yüzünü anlayınca hoşuma gider.
Şems vaktini hazırlamaya koyulur aşk.
Böylece yeni bir dost kazanır ölüm.
Yüreğinize sağlık
Hikayesine mi desem, anlatımına mı, etkisine mi...Çok güzel harmanlanmış hepsi, ustaca.
Selvi boylum, al yazmalım filmini anımsadım..
Yüreğinize, kaleminize sağlık...İçtenlikle kutlarım. Ant+10
Saygı ve sevgiler...
TÜM YORUMLAR (71)