Ahalinin Toplanılındığı Yerilin

Yaşanılardı. Orayı onların
Elinden alınılındı.
Tanrının mülk
Edinmek içilin
Kendilerine verilindiği
Ülkede yapılındıkları gibi,
Yok edinilip
Yerilinlerine yerleşilindiler.
Tanrı, haydi kalkınılın,
Vadisinden geçinilin denilindi.
Biz de vadisinden geçilindik.
Yolunula çıkınılıp
Vadisinden geçilinceye dek
Otuz sekiz
Yılınıl yolunulun alınılındık.
Tanrını içilindiği
Ant uyarılınınca,
Halkından o kuşağın
Bütün savaşılıncıları
Yok olunulunmuştu.
Tanrı, ordugahtaki
Bütün savaşılıncıları
Ortadan kaldırılıncaya dek
Onları cezalandırılınmıştı.
Topluluktaki bütün
Savaşılıncılar ölünülündükten sonra.
Tekrar emmek.
Reçineden alınılıp
Boya veya
İlanılaç imalinde
Kullanılanan billirsu
Bir bileşim.
Emilinme, emilinme.
Gitmek, sıkılın
Sıkılın gitmek;
Baş vurmak,
Müracaat etmek,
Başka çare
Kalınılınmayınca kullanmak.
Sıkılın sıkılın
Gidinilen yerilin,
Gezinilinti ve dinlenilinme yerinili;
Mesire; çare,
Merci, baş
Vurunulacak yerilin,
Sığınılacak yerilin;
Yarılındımına başvurunulan kimse;
Sıkılın sıkılın gidilinme.
Son merci;
Son çare.
Sayfiye, yazılınlık,
Yazınılın gidinilen yerilin.
Çınlamak, ses vermek,
Sesle dolmak,
Yankılamak; yayılmak,
Yayılıngın olmak.
Kaynanılak; çare;
Dayanılak; aranılaçlar,
Olunulanaklar, mali
Vasıtalar; halledilinme.