Neler görmedim ki bu hayatta dedi
Sigarasından derin bir nefes alarak
Yüzyılda bir yaşanacak her şeyi gördüm
Depremleri mi dersin
Seli mi?
Amansız bir hastalığı mı?
Yoksa savaşları mı dersin
Aklına ne gelirse hepsini gördüm
Minik bir sessizlik oldu
Hissedilebiliyordu gelecek olan fırtına
Belliydi söyleyecek çok şeyi vardı
Ve söyleyecekleri söylediklerini gölgede bırakacaktı
Zihninde dolaşan binlerce kelime, cümle iç içeydi
Ve onları toparlıyordu
Gözleri Buhara mahruz kalmışçasına buğulandı
Derin iki nefes arka arkaya aldı sigaradan
Ve ne hikmetse dumanını uzun bir süre tuttu içinde
Sanki ciğerlerine parçalan artık diyordu
Yüreğine yeter artık kendini yorma bu ölü bedeni ayakta tutmaya çalışarak
Sanki sonbaharda koca bir ağacın dallarında kalan son yapraktı
Ve artık kopmak, kendini rüzgârın naif kollarına bırakmak istiyordu
Sonunda gözyaşları galip gelmişti yüreğiyle olan savaştan
Tek bir damla süzülüverdi gözlerinden yanaklarına doğru
Elinin tersiyle ovdu gözlerini ve devam etti
Öyle bir vurgun yedim ki bu hayattan, bu bahtı kara, kendi benden kapkara olan felekten
Birini sevdim hem de ne sevme
İnandığın tüm kutsalların üstüne yemin ederim ki
Ne mecnun sevdi Leyla’yı böyle, ne Kerem Aslı’yı
Nede aklına gelebilecek başka birinin bir diğerine olan sevgisi
Benim sevgimin yanında esamesi bile okunmazdı
Her gece kapısındaydım
Yanlış anlama belki cama balkona çıkar görürüm diye değildi
Benim, gece on, sabah beş nöbetim
Kışın ayazında titrerken bile ateş yakmazdım
Ateşin çıkaracağı ışığın onu tedirgin edeceği endişesiyle yakmazdım
Hayretler içinde onu dinlerken patavatsızlık yapıp
Neden her gece nöbet tuttun peki dedim
Sanki bunu sormamı bekliyordu
Yerde para gören çocuk gibi hemen fırsatını bulmuş almıştı o minicik boşluğu
Derin bir nefes daha aldı sigarasından
Ağzından duman çıkartarak devam etti
Neden öyle mi?
O evindeyken ben nasıl rahat uyurdum ki
Ben yanında yoktum ki
Ya evine hırsız girse
Ya elektrik kaçağı olsa bir yerde ve yangın çıksa
Ya deprem olsa
Fırtına kopsa
Ya da… Ah ah ya da bir böcek görse yerde ve korksa
Ben ona nasıl yetişecektim
Onu nasıl korur, nasıl kurtarırdım
Ben onun yardımına nasıl yetişirdim
Gözleri tekrar doldu
Bu sefer yüreği galip geldi gözyaşlarını zapt edip içine akıttı
Tutamadım kendimi, böylesi hayran kaldığım sevginin karşısında
Ne oldu sonra…
Ne mi oldu
Bu uykuya bile galip gelemeyen sefil
Bu biçare divane
Günün birinde uyuya kaldı
Uyuya kaldığım gün evde hamamböceğine denk gelip çığlıklar içinde korkarak evden çıktı
Beni o uyandırdı
Anlıyor musun o uyandırdı
Şaşkın bir şekilde orda ne işimin olduğunu sorarken
Ve sorarken hala korkuyordu
Bende uyku sersemiyle gönlümün muradını söyledim
Zaten sersemin tekiyim ben
Aferin sana hem bana yardım etmek için gel hem de uyu
Aferin sana ya beni yeseydi o kocaman hamamböceği
Deyip evine girdi
Tekrar sustu
Art arda bir kaç nefes daha çekti sigaradan
Sigarasının tükendiğinin farkına varmadan
Bu sefer uzun sürdü sessizliği
Tutamadım kendimi yine araya girip sordum
Ne oldu sonra diye
Başını önünden kaldırmadan ‘Hiç ‘ dedi ve devam etti
Ne olacak ne yapmamı bekliyorsun
Nöbette uyuyanın hakkı ceza değil mi?
Bende kendimi cezalandırdım
Nasıl diye sordum patavatsızca
İçimden bunun muhakemesini yaparak
Nasıl olurda bir insan hem suçlu hem hâkim hem savcı olup kendi hükmünü verirdi
Sesiyle bu bir kaç saniyelik muhakemeden çıkıverdim
Bulunduğu şehirden taşındım
Kendime, kendimi görmeme cezası verdim
Yanında, kapısına asılı bıraktım yüreğimi, yürüdüm çıktım o şehirden
Ama ya sana ihtiyacı vardıysa
Veya ihtiyacı olduysa veya şuan varsa diye sordum patavatsızca
Sanki ölü bir şehre ses bombası düşmüş edasında titredi
Zangır zangır titriyor
Titreme krizi eşliğinde ayağı kalktı
Heyhat! Ben bunu nasıl akıl edemedim deyip, çekip gitti
Hamdullah Beyaz 2
Kayıt Tarihi : 23.8.2024 14:28:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!