Bu sabah bir şarkı dolandı dilime.
Ezgisi eski,güftesi eski
Pek dinleyeni olur mu, bilmem.?
Sanmayın aşk meşk şarkısı /değildi değil...
Biz tamirci çırağının ezikliğinde içi yanan
Karanlık günlere, gökten güneş toplayan
Kalplerinde aşk işaretiyle doğar kimileri... Yeryüzüne gönül indiremez onlar... Hayatı ve insanları anlarlar,hayata ve insanlara merhamet duyarlar,ama hayatın ve onun içindeki insanların yaşadıkları gibi yaşamazlar.
Aşk işareti ile doğanlar yaşarken dünyaya talip olmazlar...Bilirler ki ne isteseler,neyi ansalar,ne kazansalar aşkın dışında hiçbir şey avutmaz onları,teselli etmez...Gönüllü sürgündür onlar...Gizliden gizliye hissederler bunu...Sonsuz bir ışıktan kopup gelmişlerdir geldikleri yere...Kopup geldikleri ışığa inançları ne kadar büyükse,içlerinde ki acı da o kadar derindir...Bu acı hatırlatır onlara kopup geldikleri yeri...Bu acı hatırlatır onlara kim olduklarını ve niye varolduklarını...
Kalplerinde aşk işaretiyle doğsa da bazı günler yorulur insan karşılıksız sevgilerinden...Yorulur kendisini anlatamamaktan...Sevgilim der,sevgilim der,ama,sevgilim dediği yanında değildir,bilir...Bazı günler insan soluksuz kalır,içindeki sevgili olmasa bile karşısındakine deliler gibi sarılır...O olmadığını bile bile sonsuz bir umutsuzlukla sarılır...İnsan soluksuz kalmaya görsün,sevgili diye bütün yanlışlarına,bütün kaçışlarına,kendine yaptığı ihanetlere sarılır...İnsan bir kere içindeki aşktan umudunu kesmeye görsün,her şey olmak,her yere yetişmek için bu hayat düşer...Her şey olduğunu,her yere yetiştiğini sandığı anda,ortada kendisi yoktur artık...Kaybolmuşluğa çok yakındır...Kopup geldiği ışığa inancı azalmıştır...Daha az acı çekiyordur artık...Ama daha mutsuzdur eskisinden....Daha mutsuzdur,o ışığı acı çekerek özlediği günlerden...
Soluksuz kaldığım kendime bile sakladığım günlerden bir gündü...Kaybolmuşluğa yakındım...İçimdeki acı hızla eksiliyordu...Işık soluyordu,soluyordu tıpkı sesim gibi...Soluyordu içimdeki aşk işareti gibi...Öylesine kaybolmuştum ki bulamıyordum artık içimde neyi yitirdiğimi,neyi kirlettiğimi...Öyle uzaklaşmıştım ki kendimden,kendimi bulmak için birine ihtiyacım vardı...
Onunla nerede ve nasıl tanıştığımız önemli değil....Gerçekten değil...Kaybolmuş insanlar birbirini çabuk buluyor....Umutsuzluk umutsuzluğu çağırıyor...
Konuşmaya susamıştık...Sanki ikimizde dilini,kültürünü bilmediğimiz uzak ülkelerden henüz dönmüş gibiydik bu ülkeye...Oysa böyle bir şey yoktu...Hep buradaydık...Hep o ışığımızdan kaybolduğumuz yerde...O ışığı orada bırakıp bu dünyaya,bu hayata gönül indirdiğimiz,her şey ve her yerde olduğumuzu sandığımız yerde...Hep o soluksuz kaldığımız yerde...Daha vakit var,o ışığa sonra dönerim, dediğimiz bu yerdeydik ikimizde...
Devamını Oku
Aşk işareti ile doğanlar yaşarken dünyaya talip olmazlar...Bilirler ki ne isteseler,neyi ansalar,ne kazansalar aşkın dışında hiçbir şey avutmaz onları,teselli etmez...Gönüllü sürgündür onlar...Gizliden gizliye hissederler bunu...Sonsuz bir ışıktan kopup gelmişlerdir geldikleri yere...Kopup geldikleri ışığa inançları ne kadar büyükse,içlerinde ki acı da o kadar derindir...Bu acı hatırlatır onlara kopup geldikleri yeri...Bu acı hatırlatır onlara kim olduklarını ve niye varolduklarını...
Kalplerinde aşk işaretiyle doğsa da bazı günler yorulur insan karşılıksız sevgilerinden...Yorulur kendisini anlatamamaktan...Sevgilim der,sevgilim der,ama,sevgilim dediği yanında değildir,bilir...Bazı günler insan soluksuz kalır,içindeki sevgili olmasa bile karşısındakine deliler gibi sarılır...O olmadığını bile bile sonsuz bir umutsuzlukla sarılır...İnsan soluksuz kalmaya görsün,sevgili diye bütün yanlışlarına,bütün kaçışlarına,kendine yaptığı ihanetlere sarılır...İnsan bir kere içindeki aşktan umudunu kesmeye görsün,her şey olmak,her yere yetişmek için bu hayat düşer...Her şey olduğunu,her yere yetiştiğini sandığı anda,ortada kendisi yoktur artık...Kaybolmuşluğa çok yakındır...Kopup geldiği ışığa inancı azalmıştır...Daha az acı çekiyordur artık...Ama daha mutsuzdur eskisinden....Daha mutsuzdur,o ışığı acı çekerek özlediği günlerden...
Soluksuz kaldığım kendime bile sakladığım günlerden bir gündü...Kaybolmuşluğa yakındım...İçimdeki acı hızla eksiliyordu...Işık soluyordu,soluyordu tıpkı sesim gibi...Soluyordu içimdeki aşk işareti gibi...Öylesine kaybolmuştum ki bulamıyordum artık içimde neyi yitirdiğimi,neyi kirlettiğimi...Öyle uzaklaşmıştım ki kendimden,kendimi bulmak için birine ihtiyacım vardı...
Onunla nerede ve nasıl tanıştığımız önemli değil....Gerçekten değil...Kaybolmuş insanlar birbirini çabuk buluyor....Umutsuzluk umutsuzluğu çağırıyor...
Konuşmaya susamıştık...Sanki ikimizde dilini,kültürünü bilmediğimiz uzak ülkelerden henüz dönmüş gibiydik bu ülkeye...Oysa böyle bir şey yoktu...Hep buradaydık...Hep o ışığımızdan kaybolduğumuz yerde...O ışığı orada bırakıp bu dünyaya,bu hayata gönül indirdiğimiz,her şey ve her yerde olduğumuzu sandığımız yerde...Hep o soluksuz kaldığımız yerde...Daha vakit var,o ışığa sonra dönerim, dediğimiz bu yerdeydik ikimizde...
Gerek zengin gerek yoksul olsun, insanların çocukluk, gençlik anıları zaman uzayıp derinlerde kaldıkça, tekrar tekrar anılmaya değer bulunuyor. Ne yapsın yaşama sımsıkı bağlanan çaresiz insanlar. Zamanın elinde oyuncak olduğumuzu, geleceğin neler getireceğini bilmediğimiz için hepimiz kendi geçmişimizi yeniden yaşayabilme şansına sahip olmadığımızdan onu özlemle anımsıyoruz. İnsanlar geleceğin insanı olmaktan çok geçmişin insanıymış... Başarılar...++
Şair; burada bu değerli şiirini okuyorum.Çocuklar, çocuklarımız çocukluklarını da yaşamadıkları halde ter temizlerdi.Klasik geleneğe uygun olarak güncelliğini devam ettiren anlamlı bir şiirdi.severek okudum++ tebrik ederim ve esenlik dilerim. selam size.
Çok güzel Ne güzel çocuklardık biz
Günebakan çiçekleri,yüzleri güneşe dönük.Şairi kutluyorum.
Çocukluk anılarım canlandı gözümde nedense hiç özlemedim çocukluğumu galiba yaşam şartları nedeniyle olmalı ben hiç çosuk olmadım sanki Bu konuda yazdığım Bu benim çocukluğum şiirim sanırım neden çocukluğumu özlemediğimi dahaiyi anlatacaktlr o yüzden paylaşmak isterim.
BU BENİM ÇOCUKLUĞUM
Beyaza kaçan, saman sarısıydı saçlarım,
Akbaş derlerdi bana çacukluğumda.
Kuzuların arasında farkedilmezdim,
Zulalarım kuzulardı,saklanma oyununda.
Sıradandı belki de,şu benim çocukluğum,
Şehir değil tabi‘ki, sakin köy şartlarında.
Tütün tarlasındaydı, benim ilk ırgatlığım,
Küçücüktüm, ya altı ya’da yedi yaşında.
Sanki tütün çapasıydı en iyi oyuncağım.
Kavun karpuz yenilirdi öğle molalarında.
İçi boşalan kabukları tek tek sıralardım.
Hepsi deve olurdu hayal kervanlarımda.
On dakika sürmezdi, oyunda mutluluğum,
Ter dökerek çalışırdık, cehannem sıcağında.
Çok çabuk kaybolurdu ovada çocukluğum,
Tozlar tere yapışırdı, pürüzsüz şakağımda.
Sesimiz hiç çıkmazdı, sebebi yorgunluktan,
Günbatımı dönerdik, yolda toz batağında.
Yorgun yolak geçerdik sakin köyün yolundan,
Gözlerim yaşarırdı, çocuk yok sokağımda.
Toz pembe odasında uyuyorken kent çocukları,
Bütün gece tütün kırardık, biz tütün tarlasında.
Kuşluk vakti köye dönerdik, unutup uykuları,
Tütünler iğneye dizilirdi, yapraklar harmanında.
Çocukluğuma dönmeyi geçirmem hayalimden,
Sakinköy’de çocukluk yok, çalış karın tokluğuna.
Seçenek çoktur Sakinköy’de, iş içinden iş beğen,
Bu yüzdendir özlemim yok,sakinköy’de çocukluğa.
Bülent Arkan
Üstadım çok duygulandım hani nerde o eskı şarkılar hanı nerde o eskı ustalar dıyesım var çok güzel özetlenmiş mısaralara dökülmüş satırlar ve sanaatcılarda unutulmamış ve müthiş etkilendim tam puanla sevgıler Öğretmenime...
Ah! O Eski Şarkılar
Bu sabah bir şarkı dolandı dilime.
Ezgisi eski,güftesi eski
Pek dinleyeni olur mu, bilmem.?
Sanmayın aşk meşk şarkısı /değildi değil...
Biz tamirci çırağının ezikliğinde içi yanan
Karanlık günlere, gökten güneş toplayan
Karlı Kayın Ormanın'da Nazım 'ın izi sıra,
ışıklı pencereler düşleyen çocuklardık.
Bizim anı defterlerimizde,hiç olmadı ilk cümle
'Kalbin kadar temiz bu sayfayada '
Ta, o zamanlarda yazılmıştı defterlere,
'alın teriyle ' yaşamda var olmak...
Kah, Irzaca 'nın yanında dikilirdik dirençle
Kah Kara Bayram'ın kolunda güç olurduk.
Bazen de Çukurova 'da su dağıtırdık
Sıcaktan kavrulmuş ırgatlara....
Ne güzel çocuklardık biz
Günebakan çiçekleri,yüzleri güneşe dönük...
Ne güzel çocuklardık biz,dünyayı kucakladım sanan.
Gökkuşağının altından bile, geçtiğini inanan....
Üstadım çok duygulandım hani nerde o eskı şarkılar hanı nerde o eskı ustalar dıyesım var çok güzel özetlenmiş mısaralara dökülmüş satırlar ve sanaatcılarda unutulmamış ve müthiş etkilendim tam puanla sevgıler Öğretmenime...
Çocukluk günlerimiz. çocukken dinlediğimiz şarkılar bile yaşam savaşının içindendi. 'Benim balonlarım vardı' şarkısı lüksümüzdü hatırlarsanız. Büyüklerimiz, 'bir ah çeksem karşıki dağlar yıkılır' derdi biz de o yıkılan dağın altından kalkmaya çalışırdık. O şarkılarda kalmamızın tek nedeni, çocukluğumuzun güzelliği olmasındandır. tebrikler.
Kimse kimsenin yaşadığı çağı yaşayamaz her çağın kendine ögü güzellikleri var bu yüzden geçmiş günün kötüsü olmuyor güzel bir duygusal şiir kutlarım Öğretmenin nicelerine...
Her kuşak kendi çağını arar........ bundan kaçınılamaz..........
O yılların duygularının içine sindiği nağmelerini, şarkı sözlerini...... kendini bulur onlarda...... kendini yaşatır......
Bizim kuşağımız için de böyle Hümeyra Hanım........ Duygularımıza tercümen oldunuz........ Unuttuklarımız yad etmemizi sağladınız.........
Nostaljik bir gezinti gibi oldu şiiriniz......... Sizi ve şiirinizi yürekten kutlarım........
Sevgilerimle.........
Evet üstelik çok güzel çocuklardık. Biz dünyayı kurtaracağımıza inanmıştık. Hatta başlamıştık da bir ucundan. Fakat bırakmadılar. Bırakmadalar. Bizim de gücümüz yetmedi daha fazlasına...
Kutluyorum öğretmenim... Çok hoş bir şiirdi. Nicelerine... Sevgimle....
Bu şiir ile ilgili 11 tane yorum bulunmakta