Düşlerin ağlar gecenin bir yarısı, aç bebek misali ve susturmak, susturmaya çalışmak çaresizliğin dayandığı en aciz vakittir....
Sığamazsın ne yere, ne göğe...
Koşmak istersin, kaçmak!
Yastığın taş,yolların çalı...Kapaklanıp düşersin de gidemezsin tek bir adım öteye...
Ah lele, bu ne büyük, ne dermansız acı...Yaz ortasında kavrulmak; kış ayazında...
Nasıl taşırsın bu ayrılığı, nasıl dayanırsın bu can yarasına akıtsan da ömrünün tüm gözyaşlarını......
Deli saatlerin önünde savrulursun da; ellerini koyacak yer bulamazsın, tutunacak dal....
Uslansana, acım benim, dinlenip dursana artık.
Akşam gelse derdin hep; geldi bile Akşam; bak, işte:
Bütün kenti kapkara örtüsüyle sarar karanlık,
Kimine kaygı salmış, kimineyse mut getirmiş de.
Ölümlü kalabalık, dışardaki pis kalabalık
Devamını Oku
Akşam gelse derdin hep; geldi bile Akşam; bak, işte:
Bütün kenti kapkara örtüsüyle sarar karanlık,
Kimine kaygı salmış, kimineyse mut getirmiş de.
Ölümlü kalabalık, dışardaki pis kalabalık