onbeş milyonluk koloni kuşatmış şehri
kemirebilmek için kusuyor üzerine zehri
insan olmaya dair ne varsa,yok gibi
ne altı kalmış temiz ne üzeri
caddelerinden sokaklarından geçtim
önce onlar daraldı sonra ben daraldım
bulutlara yaslı binalarına baktım
sığmadı yüreğim
yorgun düştü gözlerim
kimse sormuyor ki;
ben neyi özlerim
bir yerlerde gönül köşkleri varmış
aradım,,,aradım...
bir karanlığa baktım bir aydınlığa
bir tanrıtanımazlığa vurdum
bir softalığa..
hep bilindik şeyler
oysa zaman yeni şeyler söylemekte
bu dili bilmekte
öğrenmekte
marifet istemekte.
ah koca şehir
faniler gelir
sana hükmettiğini sanır
tüketir kendilerini
herşey mazide kalır..
taşın toprağın altın dediler
yedi tepene bir bir çömeldiler
kurtlar sofrasını kurup
afiyetle birbirini yediler
lale devri gülleri
sinene inen top gülleleri
tozuna bulanmadı mı
kralları,imparatorları
kurarlarken türlü türlü düşleri
çıkıp gelseler
ve görseler,görseler ki; tüm kavga
aslında bir yolculuktur
ezelden güzele
güzelden gazele
el ele,hep birlikte
bir bilseler bir bilseler
ey koca şehir
yarimi çalan şehir
gövdemi bırakır giderim de
ruhumu etmem sana esir
ahdeder,adını anmam
yollarıma güller döksen de kanmam
kırgınlığım yok ama
benden hayır yok sana.
Dünya var olalı beri çirkin ve soğuk,
Erken içeceğimiz bir ilaç gibi.
Tadı dudaklarımızda acımsı, buruk.
Bu saatte gözyaşları, yeminler,
Boş bir tesellidir inandığımız.
Yorumlarınız daha da yüreklendiriyor beni...Sonsuz teşekkürler...
istanbula olan tutku, sitem, sevda ve isyan patlaması böyle dile gelir ancak. Koca şehrin içine dalıpta biryerlerini parçalamadan çıkan pek görülmemiştir. Duygularına ve güçlü kalemine sağlık diyorum...
şehir seni niye kandırsın sen kendini kandırmazzan sen gercekci değilsen şehire yalancı dersin selam yanliş alama sadece fikrimi söyledim
Bu şiir ile ilgili 3 tane yorum bulunmakta