Keşke yırtığından parmaklarım çıktığı ayakkabım
Annemin yakasını ters çevirip giydirdiği gömleğim
Atılan çimento torbalarından yaptığım defterim
Saçlarımın arasında dolaşan besili bitlerim olsaydı da
Bu ecelsiz ölümler olmasaydı.
Keşke olmasaydı pırıl pırıl yanan elektriğim
Ben yine kalem ile yazsaydım gaz lambası ışığıyla
Şu klavyede yazdığım yazıları
Doktor ilaç yazmasaydı da kurşun dökülseydi hastaların üzerinde
Kocakarılar hazırlasaydı ilaçlarımızı
Şampuanlar yerine kil ile yıkasaydım saçlarımı
Ama Soma’da göçüklerin altında kalmasaydı işçiler.
Keşke olmasaydı evim arabam
Bisikletimle gitseydim gideceğim yere
Tavanından su damlayan iki odalı gecekondu olsaydı mekanım
Boynumda astığım sandığımla boyasaydım önüme uzatılan ayakkabıları
Ama Ankara garında parçalanmasaydı yüzlerce insan bedeni
Keşke yine iki paket yağ bulup alamasaydık bakkaldan
Tüp kuyruklarında daha çok geçseydi zamanımız
Hastanelerde uzayan kuyruklar olsaydı randevu yerine
Beleştepe olarak kalsaydı Şehittepe’nin adı
Seyretseydi oradan parasızlar Bursa Spor Beşiktaş karşılaşmasını
Vodafone Arena da değil de İnönü stadında
Şehit olamasaydı kırk dört insanımız.
Ama keşkeler işe yaramıyor işte…..
Servet coşkun- 12.12.2016
Kayıt Tarihi : 13.12.2016 01:00:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
TÜM YORUMLAR (1)