Kırılmış leylak renkli kristal bir vazodur İstanbul....
Martılar kumrular ve güvercinler kanatlarında taşır
Işık yüzlü taze sabahları
Sevda gibi parlayan aydınlıkları...
Gülüşüdür denizin ve tarihin
Şen -şakrak..
Mor kayıktır yalnızlık ve hüzün
Yüzen mavi gözlü kıyılarında salınarak..
Zamanın hafif tebessüm edişidir
Göz kırpışıdır padişahların
Bir heybet duruşudur ulu sarayın avlusunda.
Canlanır mazi dolu hayat yaşlı kayaların sırtında..
Mehteranın sesine çarpar munis rüzgâr
Titretir koca çınarları Gülhane bayırında..
Serin yüreğidir boğazın
Güzel kız kulesi
Tarihin nazenin kraliçesi
Efendisini denize kurban etmiş..
Ufkun gri kollarında saklıdır hatıralar
Huzur olur dökülür denize
Mehtabın her el sallayışında..
Yaşanır Aşiyan'da meltem esintisi
Şarkılar mırıldanır dalgalar,
Ah yeni dostlar-yeni dostlar...
İşporta tezgahı nasıl olurmuş
Yeni Camii avlusunda nasıl ötüşürmüş güvercinler
Denize nasıl dökülürmüş tarih
Karışık ilahi, nasıl okşarmış kalpleri
Ezan-martı ve gemi sesi.
Bilir kalbi İstanbul atan
Eminönü'nde-Beyazıt'ta..
Süsün naz yaptığı cilvedir Çırpıcı,
Faldan kalan papatyaları taşır berrak Göksu.
Gülden kadife örter ufkunu her gün Kanlıca'nın
Her semtinde tılsımlı bir rüya saklıdır
Konaklarında kar taneleridir ömür
Sevgiliye uzanan sevdanın yüreğidir Eyüp
Her gün minik dalgalarında taşınır hasret
Munis bir gelin gibi süzülen Haliç'in..
Harfsiz ve notasız bir musikinin nihavent makamıdır esrarlı saat
Boğazın tüm çığlığına inat.
Bulur endamını sessiz
Yıllanmış bir ruh gibi yükselir ulu şehrin semasına
Servi ve rüzgârla dans eden o bildik hayat.
Sabırla bekler köşede yeni dostlarını
Mermer kokulu soylu Karacaahmet..
Büyük bir çiçeğin,
Kızıl bir lalenin belki batışıdır Çamlıca’nın hemen arkasından
Öpüşüdür kubbesini Süleymaniye’nin.
Belki Marmaraya saklanışıdır usulca/
Anne koynunu saklanışı gibi bebeğin
Ufkun ismi İstanbul’da..
Buğulu tepelerinde kanatlanır çamlar
Hüznün sisi örter ufukları.
Tükenen günün son selâmıdır ahşap konaklar arasından
Kıyılarında dinlenir yaşlı martılar
Güneş renkli kayıklar/vapurlar
Islak kayalarla öpüşür köpükten dalgalar
Bir rakkase gibi iner yokuşlarından faytonlar,
Adaların...
Hayale benzeyen bir kuştur/
Uçar biteviye
Maviye boğulan semalarında.
Al bir yakut taşır, ak kanatlarında
Zümrüt kubbeler serperken kıyılarına
Ilık bir buse olup konar yanaklarımıza,
adı tılsım kokan;
İSTANBUL..İSTANBUL..
Bu şiir Antoloji.com ve Ümraniye Belediyesinin Türkiye genelinde açtıkları şiir yarışmasında Mansiyon'a layık görülmüştür..2005
İbrahim ZarifoğluKayıt Tarihi : 28.4.2005 12:50:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Her hâli bir güzellik iksiri olan bu âsûde şehri şiirin tılsımlı dizelerinden başka nasıl terennüm edebiliriz ki..
Hayale benzeyen bir kuşdur/Uçar biteviye;
maviye boğulan semalarında,
al bir yakut taşır, ak kanatlarında;
zümrüt kubbeler atar kıyılarına
ılık bir buse olup konar sonra yanaklarımıza,
adı tılsım kokan;
İSTANBUL..İSTANBUL..
Güzel bir Istanbul siiri daha okudum, arkadasim..Tesekkürler, tesekkürler ve basarilar...
yeni okuma fırsatı buldum
kutlarım şair
güzel/di...
yeni okuma fırsatı buldum
kutlarım şair
güzel/di...
Saygılar......
TÜM YORUMLAR (24)