Aklımın miri,
Şehirlerin piri,
Âşıkların yâri İstanbul.
Ve taşı toprağı altın,
Haliç’i altın küpesi,
Yedi tepesi,
Ve bir soluk nefesi,
Sende alıp vermeye geldiğim,
Zengin olayım derken aç kaldığım,
Kazanıp güldüğüm,
Düşümde gördüğüm,
Uykumu böldüğüm,
Aşkına öldüğüm,
Güzel İstanbul.
Camisi,
Medresesi,
Sarayı, hanı,
Bir yan Avrupa da Asya bir yanı,
Tarihi,
Şöhreti,
İffeti,
Şanı,
Sultanlar sultanı Fatih nişanı.
Ve soğuk bir kış akşamı,
Kendimi sende bulmaya geldiğim,
Oğul İstanbul.
Ah İstanbul Ah!
Öyle yorgunum ki bu akşam seni düşünmekten,
Hani korkmasam üşümekten,
Çıkar gezerim bu kış günü,
Kız kulesi,
Boğaz,
Gar,
Aklıma ne sıla gelir nede yâr.
Ama bir gelirse ilkbahar,
Ne Boğaz koyarım,
Ne Gülhane,
Ne Topkapı,
Ne de Beyoğlu’nda sarhoş bir bar.
Belki Galata’da bir nisan yağmuru yağar,
Düşer sineme, nazlı yârin gözyaşı gibi ıslak ve sıcak.
Sığınırım kanatlarının altına,
Saçağa duldalanmış güvercin gibi.
Bekli bir sabah,
Bir erguvan ağacının altında,
Güneş üstüme doğar.
Çocuklar gibi içim huzurla dolar.
Bilirim, sende her garibe bir yer var,
Hadi kollarını bana da aç ne var?
Öksüzün, yetimin yâri İstanbul,
Gelinlik genç kızın hali İstanbul.
Kayıt Tarihi : 9.9.2006 00:40:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
sözcüğünü tek başına telaffuz etmek , bir şiirden fazla bir şey söylemek belki de..
saygılarımla
Abdulsemet Telimen
TÜM YORUMLAR (37)